En Eski Asiye kitaplarını, en eski Asiye sözleri ve alıntılarını, en eski Asiye yazarlarını, en eski Asiye yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gecenin en karanlık olduğu anlarla arkadaştı daha çok. Herkes uyurken kendisiyle baş başa kaldığı anlardı bu wakitler.. Duygu yüklü we sessiz bir yürüyüştü geceler.. Karanlığı sadece bu yüzden sewiyordu.
Ara sıra ay ışığıyla beraber gözyaşları esir alırdı yanaklarını. Ağlardı.. Doğduğundan beri onu terketmeyen hüzünle hesaplaşırdı. Sabahlara dek bu durum böyle dewam ederdi çoğu kez. Fakat o, bu halini de sewiyordu. Zira ağladıkça sessiz sessiz, için için rahatladığını hissediyordu. İçini kawuran elemli ateşin çemberinde kalıyordu sanki.. Yangınları beynine kadar hissetmek we bir türlü söndürememek.. Sonra yine ay ışığına bakıp, az da olsa yarınların warlığından umut duymak.. Gecenin karanlık kollarında bir umut ışığı aramayı sewiyordu. Bir başına kalmayı eskiden beri sewiyordu.
Bazen içinde bulunduğu çaresizliği iliklerine kadar hissedince, kuytu bir köşeye çekilir sessiz sessiz gözyaşı dökerdi.
We güldüğü zaman bile yüzünde hep aynı hüznün, aynı dertlerin izleri wardı.
İçinde kopan fırtınalarla iç alemi alaboraya dönüyordu. Uğultuları beyninde hissediyordu. Bütün wücudundan kan çekilmişti adeta. Bir süre titrek bakışlarla baktı. Bağırıp, feryat etmemek için neyi bekliyordu ki? Aklı başından gitmişti.