Bir ateş düşerse yüreğine bir gün,
Bir sancı girerse kalbine usulcacık,
Bir eksik hissedersen gönlünde yemeğin tuzu gibi,
Şekeri gibi çayın, aşığın sazı gibi,
Bil ki o benim, sana bakan uzaktan,
O benim, ey yaşanmamış sevdam.
Dua ekmek gibidir, yiyecek hiçbir şeyi olmayanı mutlu eder ama sofrasında kuş sütü bile olan kişi için hiçbir önemi yoktur, olmasa da olur yani. Bu nedenle dindarlar zenginleştikçe din ile alakaları azalır, din artık Tanrı ile insan arasında bir yakınlık olmaktan çıkar ve birtakım çıkarlar için kullanılan bir silah haline gelir, o yüzden ben zenginlerin dindarlığına inanmam, din fakirlerde güzeldir ve temizdir.
Gücü olmayan, çözmeye gücünün yetmeyeceği sorunları olan insanların yaşama tutunabilne noktasıdır hayal. Bu durumdaki biri eğer hayal kuramazsa yaşaması mümkün değildir, ölür gider.
.. zaten benim inanışıma göre mutlu olabilmek için kesinlikle cahil olmak gerekirdi. Beyni çalışan, kültür düzeyi yüksek insan ne yapar eder kendini mutsuz edecek bir şey bulurdu, oysa beyni çalışmayan kültürü yok denecek kadar az insan, içinde bulunduğu durumda çok mutlu olabilirdi.
Kim ne derse desin, ne kadar tersi doğruymuş gibi görünürse görünsün ben evliliklerde her zaman kadının egemen olduğunu düşünürüm. Evlilik denilen kurumun lideri erkek gibi görünür, öyle kabul edilir ama aslında lider her zaman kadındır.
İnsanlar sürekli koşuyorlar, bir an için durur ve niye koştuklarını düşünürlerse kesinlikle hayatlarının anlamsızca boşa gittiğini görür ve mutsuz olurlar mutlaka, o nedenle durdurmamak lazım insanları, bırakın koşsunlar.
Liseye, üniversiteye girmek için bir sınavı geçmek zorundasınızdır ama bu dünyaya bir insan getirmek için hiçbir sınava gerek yoktur, bir penis bir vajina yeterli.