Ney kendine has bir dille, hal dili ile diyor ki: Beni kamışlıktan kestiklerinden beri, feryadımdan, duygulu olan erkek de, kadın da inlemekte, ağlamaktadır. Şu var ki beni dinleyen her insan, benim neler dediğimi anlayamaz; Benim feryadımı duyamaz. Beni anlamak, beni duymak için, ayrılık acısı çekmiş, gönlü yaralanmış, içili bir insan isterim ki, acılarımı, dertlerimi ona anlatayım.
Aslından,vatanından ayrı düşmüş, oradan uzaklaşmış kişi, orada geçirmiş olduğu mutlu zamanı arar, o zamanı tekrar yaşamak ister, ayrıldığı sevgiliye tekrar kavuşmak arzu eder.
Halbuki benim sırrım, feryadımdan uzak değildir. Fakat her gözde onu görecek nur, her kulakta, onu işitecek, duyacak güç yoktur. Ten candan, can da tenden gizli değildir. Fakat kimseye canı görmek izni verilmemiştir. Ney'in şu sesi, gönlü yakan bir ayrılık, bir aşk ateşidir. Kimde bu aşkı ateş yoksa, o, maddi varlığından kurtulsun, yok olsun.
(Arka Kapak)