Burası manevi dertlerin şifa yeridir. Bak, mübarek bir zat, abdest almak için bu çeşmeye gelmiş. Tam abdest alırken, avucunun içine çamur düşmüş.
"Bu temiz bir çeşme, burada çamur ne gezer? " demiş.
Çamuru koklamış mis gibi kokuyor. Çamura :
"Sen neden böyle kokuyorsun? Çamur her yerde çamurdur. Sende bir özellik var, niye böylesin?" diye sormuş. Çamur da:
" Ben vallahi, billahi çamurum. Yani çamurluğumda hiç şüphe yok. Ana ben öyle bir çamurum ki ; benim bulunduğum yere gül ağacı diktiler. O gülün yaprakları üzerime düştü. Yağmur yağdı. O yapraklar benimle karıştı. Dolayısıyla ben şimdi, mis gibi gül kokarım ama gül ağacından dolayı kokarım,çamurluktan değil. Ben yine çamurum lakin gül kokulu çamurum. "demiş
Sessizlik ne büyük bela bir bilsen!
Avazın çıktığı kadar sessiz kalmak... Gözyaşlarını içine akıtmak, yüreğini barındıracak bir yer bulamamak ve şu alemde sensiz yok olmak...
Burada insanın hayatı anlamaya dair bir şansı olabilir ama Paris ' te sizden bu şansı elinizden alıyorlar. Size sunulan rahat hayatın bedeli, kurallarla yaşamak
ruhunuza iyi gelirse tercih sizin.