Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aşk ve Zafer Sözleri ve Alıntıları

Aşk ve Zafer sözleri ve alıntılarını, Aşk ve Zafer kitap alıntılarını, Aşk ve Zafer en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“İşte senin zayıf tarafın da bu, Zinnur. Seni seveni mutlaka sevmeye mecbur olduğunu sanıyorsun!..”
Sayfa 101 - PanamaKitabı okudu
Zümrüt gözlü prenses, Leylaklı Köşk’e, daha doğrusu, billurdan yapılmış şahane kasırlara yaraşırdı..
Sayfa 63 - PanamaKitabı okudu
Reklam
“İnsanlar gibi sevgiler de çeşit çeşit bu dünyada… Her insan; kendi yaradılışına, kendi kabiliyetine ve takatine göre sevebilir.”
“Ne yazık… Anlamıyor… Çünkü incinmiyor… Anlatmak güç…”
“İşte senin zayıf tarafın da bu. Seni seveni mutlaka sevmeye mecbur olduğunu sanıyorsun!”
Reklam
"Başka ne yapabilirdim Nabi Bey? Ben erkeğimi bir başka kadınla paylaşacak bir kadın değilim. İnsanlar gibi sevgiler de çeşit çeşit bu dünyada. Ben, sevdiğim adam için seve seve ölebilirim ama onu her ne bahasına olursa olsun bir başkasıyla paylaşamam. Elimden gelmezdi bu. Her insan kendi yaradılışına, kendi kabiliyetine ve takatine göre sevebilir. Zeliha'nın aşkı, benim anlayamadığım cinsten bir aşktı. O, her şeye razıydı. Ben değildim. Aradan çekilmekten gayrı elimden ne gelirdi? Beni anlıyor musunuz?
Sayfa 219 - Panama YayınlarıKitabı okudu
Kız, birdenbire başını kaldırdı, dayısının gözlerinin içine bakarak, bıçak gibi keskin bir sesle, "Dünyada vatan aşkından daha büyük bir aşk tasavvur edebilir misiniz dayı?. " dedi. Bedii şaşaladı, irkildi. Bu sözlerin manası, bu küçük kızın keskin, acı sesinde büsbütün büyüyordu. Ne kadar inanmıştı. Yarabbi... O nispette de kuvvetliydi! Bedii, ona karşı garip bir çekingenlik ve hürmet duyuyordu şimdi. "Evet," dedi, "evet... Ama onun yolu da çok defa bir çift yeşil gözden geçer. Yahut siyah. Rengin ehemmiyeti yok. Mesele o kuvveti ilham edebilmekte."
Sayfa 86
“Harp artığı gaziler, yuvalarına dönüyorlardı. Ama dönenler, gidenler değildi; başka, bambaşka insanlardı… Geri gelmişti, evet. Fakat geri gelen “o” değildi. O hisli, tatlı, neşeli, ümit ve heyecan dolu gencin yerine; ürkek, bedbin, bezgin, biraz da haşin, hatta kaba… Oturup kalkmayı, yemek yemeyi, ev içinde dolaşmayı unutmuş; oturup insanca konuşmayı unutmuş, kır saçlı bir adam gelmişti. O; evini, barkını, yakınlarını yadırgıyor; onlardan çekiniyor, utanıyor gibiydi. Yıllarca yolunu gözlemiş olan yakınları da gerçekte onu yadırgıyorlardı… Harpten dönenler de, onları bekleyenler de içleri sızlayarak, yürekleri parçalanarak aynı şeyi düşünüyorlardı: ‘Yarabbi! Ne kadar değişmiş!..’ ‘Allah’ım! Nasıl değişmişler!..’ “
Geri16
100 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.