Birine Bağımlılıktan Kurtulmanın Yolları

Aşk Yetmediğinde

Howard M. Halpern

Aşk Yetmediğinde Gönderileri

Aşk Yetmediğinde kitaplarını, Aşk Yetmediğinde sözleri ve alıntılarını, Aşk Yetmediğinde yazarlarını, Aşk Yetmediğinde yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bağımlılık partnerimin ne yapması ya da ne demesi gerektiğine dair kendi zihnimde duygusal beklentiler içine girmek demektir; yani bir tür “sahiplik” duygusudur. Bağlılık ise insanın “Sevdiğim kişiyle hayatı paylaşmayı ve kendimize bir dünya kurmayı seçiyorum” diyebildiği zaman başlar. Bağımlılık hayatımızdaki insanın yokluğunda kendimizi güvensiz hissetmemize, bu kişiyi bir kurtarıcı olarak görmemize yol açar. Bağlılık ise bir ilişkinin insan hayatına getirebileceği tüm güzel ve sevgi dolu şeyleri deneyimleme fırsatı verir. Aynı zamanda sorumluluk üstlenmemize, hayattaki problemlere karşı dil durabilmemize ve karşılıklı güven ilişkisini kurabilmemize olanak sağlar. Bağımlılık ise insana mutlu olması için hayatındaki insanın istediği gibi olması gerektiğine dair duyusal birçok kalıp aşılamaktadır. (Ken Keyes)
Açıkça görülüyor ki, birinin kalbinde ve yaşamında öncelikli olmak ya da olmayı istemek aşık olma deneyiminin en temel unsurudur. Fakat sadece aşk duygular değil bir aşk ilişkisi yaşıyor olmayı da tanımlayacak olursak, açıklamayı şu şekilde genişletmemiz gerekir: Gerçek bir aşk ilişkisi yaşıyor olmak hayatınızdaki en önemli kişinin hayatında en önemli kişi olmayı gerektirir. Böylece karşılıklı bir şefkatten, ilgiden, bağlılıktan ve hayatınızdaki kişinin varlığından duyulan mutluluktan söz edilebilir. Bu, çoğu insan için insan ilişkilerine ait alandaki nihai başarı; Oscar, Emmy, Grammy, Nobel değerinde en büyük ödüldür. Bize az şey veren bir şeye bağlanmak için çaba harcayamayız.
Reklam
Tekrar eden bu bağımlılığın gerçek aşk sanmış olabilirsiniz. Ama bu doğru değil. Dr. M. Scott Peck bunu göyle açıklıyor: “Bağımlılık aşk gibi görünebilir çünkü bu duygu görünüşte insanların birbirlerine sıkı sıkıya tutunduğu anlamına gelir. Fakat gerçekte bu bir aşk değildir; bu bir anti-aşk biçimidir. Anti-aşk kaynağın ebeveynin sevgi eksikliğinden alır ve bu sevgiyi pekiştirir. Vermekten çok almayı ister. Olgunluğu değil, çocukluğu besler. Özgürleştirmek yerine, kapana kıstırmayı ve baskılamayı amaç edinir. En sonunda insanlari inşa etmek yerine onları yıkar.”
Kendi özünüzü beslemenin bir özelliği de Bağlanma Açlığı ihtiyaçlarınızı çocukluk döneminizden kalma, kaçınılmaz ve anlayışla karşılanması gereken bir kalıntısı olarak görmek, bu ihtiyaçları karşılamak için bir başkasına bel bağlamak yerine bunları tek başına nasıl tatmin edeceğinizi öğrenmektir. Bir başka deyişle, içinizdeki çocuğun isteklerine kulak vermeyi öğrenmeli ve onun için olabileceğiniz en iyi ebeveyn, sizin sahip olduğunuzdan daha iyi bir ebeveyn olmalısınız. Böylesine iyi bir ebeveyn olmak ruhani anlamda yeterinde beslenmeyi ve rehberliği gerektirir. O çocuğa iyi davranmalı, onu derinden sevmeli, onun için güzel şeyler yapmalı, ona özsaygısını ve özgüvenini kazandıracak şeyler söylemeli, her daim yanında olduğunuzu söylemelisiniz ve çocukluk yaptığınız için onu asla azarlamamalısınız. (Ne olursa olsun, o buna engel olamaz; kaldı ki, o yalnızca bir parçanız, öfke ya da nefretten uzakta, hayatınıza hükmetmesine engel olabilirsiniz.) Onu pohpohlayacağınız pek çok yol olmasına karşın, davranışlarınıza hükmetmesini engellerseniz, ona ebeveynlere özgü bir rehberlik etmiş olursunuz. İhtiyaçlarının anında karşılanamayacağını, bu duyguyla başa çıkabileceğini, yalnızlığın kötü beş şey olmadığını ve ihtiyaçlarının karşılanması için birine muhtaç olmadığını ve olmaması gerektiğini söyleyerek de aynı rehberliği yapmış olursunuz.
Bir şey son derece kesin: Kişiliğinizin eşsiz ve değerli yanını ne kadar çok hissederseniz, Bağlanma Açlığı tarafından o kadar az yönetilirsiniz. Bağlanma Açlığınız birine bağlı kalmadığınız sürece yaşayan bir varlık olmadığınıza dair geçmişten kalma bir inanıştan gelir. Bu sebeple ayrı, tek başına yetebilen ve bütüncül bir benlik olduğunuz konusundaki farkındalığınız ne kadar derinleşirse, fiziksel ve psikolojik olarak yaşayabilmek için bağlanmak gerektiğini sandığınız bebeklik duygularınıza o kadar az yenilirsiniz.
Kendi kendini baltalayan tüm bu Bağlanma Fetişi örneklerinin ortak noktası kişinin özsaygısının olmayışının bir yansıması olmalarıdır. Hepsindeki yönelim duygusunun temelinde şu yatar: Eğer karşınızdaki kişiye güç ve destek verirseniz, karşılığında kendinizi tamamlamış, yeterli, güvenli ve mutlu hissedeceğinizi umarsınız. Bir diğer deyişle, bu kişi olmadan kendinizi eksik, yetersiz, korunmasız ve mutsuz hissediyorsunuzdur. İşte buna inanmaya devam ettikçe, kendi kendini engelleyen insan modeline her zaman için daha yatkın olursunuz.
Reklam
21 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.