Kutsal olan evlilik değil, aşk. Evlilik ve aile aşkın düzeni. Aşk yoksa evlilik de olmaz. Aşksız evliğin mayası bozuktur, harcı çürüktür. Aşkla kurulmayan evlilik çürük bina gibidir, hastalık kültürü üretir. Aşkı olmayanlar sevmeyi de bilmez, sevişmeyi de dokunmayı da bilmez, güzel sözü de kabullenmeyi de bilmez, teslim olmayı da bilmez. Aşkın bir adabı var, edebi var, yolu yordamı var. Aşkın da bir aklı var.
Aşk kutsaldır ama aşkı da erdem ayakta tutar, onurlu olmalı aşk. Aklı, erdemi, edebi yitirirsen aşk da insanı batırır.
İnsanoğlu şeytan kızım, sırf cahilliğinden, fark etmediğinden değil, biraz da işine gelmediğinden, kalleşliğinden kötü oluyor. Akıl hesabı yapıyor, işine geleni yapıyor. Ar, namus, edep zor, üstelik para etmiyor. O zaman az biraz ardan vazgeçmek, azıcık edepten yontmak, ahlakı ucundan törpülemek kolay geliyor. O küçücük yontmanın insanı nereye götüreceğini hesap edemiyor. Anne olmak, baba olmak, amca teyze olmak ise zor iş, meşakkatli iş. Yükü çok ağır. Bu ağır yükü taşımayı kıçı yemeyenler, zengin olmakla, parayla, ünlü olmakla övünmeye kalkıyorlar. Televizyonda sık sık duyuyorum: “Ben hayatımı yaşıycaaam.” Senin hayatın sadece aşna fişnaysa git yaşa, o zaman bedelini de ödersin. Çocuklarının sorumluluğunu taşımayan, ana baba olmayan insan, hayatını yaşasa ne olur, dünyanın en büyük âlimi olsa ne olur. Sen çok kitap okuyorsun değil mi kızım?