“O bu milletin başını hiç öne eğdirmedi, o hiçbir yabancı güç karşısında da boyun eğmedi. O’nun başını mütevazı bir şekilde eğdiği ve önünde ellerini bağladığı tek bir şey vardı ve o Türk milletiydi.”
“Atatürk’ün sofrasında lüks ve israf yoktur. Fikirlerin özgürce ve samimiyet içerisinde tartışıldığı mütevazı sofralardı ve adeta bir okul işlevi görmüştü.”
“O adam, bizlere bir kimlik vermiş, bağımsız bir vatan bırakmış, cumhuriyetin eşit ve özgür vatandaşları olmamızı sağlamıştı. Evet, o adam ve o adamın mücadele arkadaşlarına çok, hem de çok şey borçluyduk.”
“Atatürk’ü sevdiğini, anladığını ve onun yolunda ilerlediğini söyleyen birçok insanın dahi, Atatürk’ün yaşamının çoğu bölümünden haberdar olmadığını da görüyordum. Atatürk maalesef, onu sevenler tarafından bile klişe, ezber ve sloganik bilgilere indirgenmişti. Atatürk düşmanlığını kendilerine bayrak edinmiş insanların ortaya koydukları Atatürk ise kafalarında yarattıkları bir hayaldi. Üzülerek gördüm ki hiçbiri düşmanlık ettikleri insanı tanımıyordu.”
“O gün bazılarının dedeleri ise ya Sakarya Meydan Savaşı’ndan kaçtı ya da İngiliz konsolosluğuna sığındı.
Osmanlı’nın torunuyuz diye övünen gafiller;
Osmanlı’nın kurucusunun mezarını çizmesi ile çiğneyenleri, Mustafa Kemal’in askerleri denize döktü.
Doğrudur;
30 Ağustos’ta kimileri sevinir kimileri üzülür!
Kimilerinin bayramı kimilerinin yasıdır.”
“Takvim arkası sayfalardan din talim edenler, gazetelerin sadece başlıklarını okuyarak kendini strateji, ekonomi, diplomasi ve siyaset dehası sananların -ki o başlıkları da kendileri belirleyip attırıyorlar.- Atatürk’ü anlamasını beklemiyoruz.”