Atatürk'ün hayatını-özellikle askeri hayatını- detaylıca inceleyen yoğun bi kitap.
Kitabın benim sınırlı bilgim ile çelişen, şaibeli olduğunu düşündüğüm noktalar oldu.
***Genç Cumhuriyet hem Osmanlı mirası hem de kurtuluş savaşı ve Atatürkün arkadaşlarına rağmen yaptığı inkılaplar sayesinde içinde bulunduğu kümelerin(türk-islam-balkan) en iyi ve içten içe en nefret edilen ülkesi olmuştur.
***Cumhuriyet sadece bir tarihi olgu veya hikaye değil kuruluşunda acıklı,destansı hikayeleri olan bir mittir.
Bu iş için ona para vermişler,Mustafa Kemal’in memlekete kötülük eden fena bir adam olduğunu söylemişlerdi.
Kendisi onu tanımıyordu.
Gazi: “Peki ama, dedi,tanımadığın bir adamı nasıl vurursun?
Ya başka birisine ateş etseydin?”
Adam, ateş etmeden önce Mustafa Kemal’i kendisine göstereceklerini söyledi.
Bunun üzerine Gazi, tabancasını çıkararak adama verdi:
“Öyle ise,dedi,işte Mustafa Kemal benim.
Haydi al şu tabancayı da vur beni.”
Adam beyninden vurulmuşa döndü,sonra yere kapanarak hüngür hüngür ağlamaya başladı.
Mustafa Kemal'in kusursuz üniforması , ağzında sigarası , kurşuni gözlerinde emin bakışı ile , dimdik , otelin taraçasına çıktığı görüldü. Sakin , telaşsız birkaç emir verdi. Sonra sokağa çıkıp ağır ağır yürümeye başladı. Savunmaya çalıştığı Halep halkından bazılarının damlardan başına el bombaları attığını içinden acı acı gülerek görüyordu. Tedbirli davranarak yakınlara yerleştirmiş olduğu askerler süratle yetiştiler , derhal yayılarak makineli ateşiyle Arapları dağıttılar. Cesetler kaldırımlara serilip kalmıştı. Şehirde düzen kısa zamanda sağlandı. Ama , Halep'i boşaltma zamanı gelmişti.
Mustafa Kemal, deniz fenerlerini hatırlatıyordu. Işık saçtığı zaman, göz kamaştıracak kadar parlak, fakat ışık söndüğü zaman, bir şey görmek ihtimali yoktu.
Bir gün , söylendiğine göre , bir çarpışma sırasında Mustafa Kemal'in bulunduğu sipere düşman bataryası ateş açar. Menzili tam olarak hesaplamışlardır, mermilerden biri siperin ilerisine düşer; ikincisi yirmi metre kadar yakına ve üçüncüsü daha da yakına... Dördüncü merminin tam siperin kenarına , Mustafa Kemal'in oturduğu yere isabet edeceği kesin şekilde bellidir. Subaylardan biri kaçması için yalvarırsa da o, "Artık çok geç." der. "Askerlerime kötü örnek olamam." Ve sigarasını içmeye devam eder.