Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Korgeneral Ekrem Baydar Anlatıyor

Atatürk'ün Emniyet Müdürü

Orhan Erinç

Atatürk'ün Emniyet Müdürü Sözleri ve Alıntıları

Atatürk'ün Emniyet Müdürü sözleri ve alıntılarını, Atatürk'ün Emniyet Müdürü kitap alıntılarını, Atatürk'ün Emniyet Müdürü en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kurtuluş Savaşı'ndaki yenilgiyi hazmedemeyen işgalci devletler, savaş meydanında elde edemedikleri başarıyı, halkı, özellikle dini hislerini istismar ederek birbirlerine düşman etmeğe uğraşılır ve bu yüzden de çeşitli devletlerin ajanları âdeta Istanbul'da cirit atıyordu. İşgal sırasında şımaran, düşmanlarımızla ortaklaşa çalışan Rum ve
Sayfa 18 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Cahil erkekler ile kadınlar arasında o günlerde en fazla üzerinde durulan konulardan biri de cin-peri masallarıydı. Polis bu konuda aşırı derecede hassas ve korkak olanlar yüzünden, hortlaktan sonra bir de perilerle uğraşmak zorunda kalıyordu. Sıraselviler'deki apartmanlardan birinde tek başına oturan bir kadın, evini basan perilerden
Sayfa 74 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Konstantin daha sınır dışı edilmeden, 16 Ocak'ta Tarabya'da yapılan fevkalâde bir ayinde Metropolit Fotiyos, içinin bütün zehrini şu sözlerle ortaya döküyordu: "Türkler, Rumları İsa'sız bıraktılar. Düşünmüyorlar ki, İstanbul Rumların öz vatanı, halis malıdır. Rumluk İstanbul'da Türklükten daha eskidir."
Sayfa 53 - Destek YayınlarıKitabı okudu
1924 yıllarında İstanbul'un 1 milyon 200 bin kadar olan nüfusuna karşılık emniyet kadrosu; müdürler ve âmirler de dâhil olmak üzere 1800'dü. Bu sayıdan hastalar, hava değişiminde bulunanlar, bürolarda görevlendirilenler çıkarılırsa geriye 1000 kadar polis kalıyordu.
Sayfa 19 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Ekrem Baydar, o kadar iyi bir istihbaratçıymış ki düşman işgali altındaki İstanbul'da, yabancı subay ve ajanların rahatça dolaştığı bir ortamda kendisini İngilizlerden gizlemeyi başarmış ve önemli çalışmalarda bulunmuştur. Sonrasında, İstanbul Emniyet Müdürü olarak göreve başladığı zaman prensiplerinden ödün vermeden çalışmış, İstanbul'daki asayiş sorununu çözerek şehirde güvenliği sağlamıştır. Böylece, halkın polise bakış açısı olumlu olarak değişmiştir.
Sayfa 12 - Destek YayınlarıKitabı okudu
İngiliz Rolündeydi; Ama İngilizce Bilmiyordu
Emniyet Müdürlüğü görevine başlamamdan kısa bir süre önce, Nizamettin adında bir polis memurumuz, Seyyid Abdülkadir'in ayakdaşlarından Kör Sadi ile tesadüfen temas kurmuştu. Abdülkadir'in, Bağımsız K*rdistan için İngilizlerle temasta olduğunu bilen Nizamettin Efendi, bu konu üzerinde çalışırken Kör Sadi ile tanışmış ve bir punduna
Sayfa 65 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yunan ordusu İstanbul'a girdiği gün Ayasofya'ya asılmak üzere hazırlanan bir bayrak Patrikhane'de saklanıyordu. Bunların en büyük emelleri ve tabii en büyük hülyaları için hazırladıkları bayrak, yaklaşık olarak dört metre boyunda ve iki buçuk metre enindeydi. Kenarları siyah, mavi, beyaz ve kırmızı şeritlerle çevriliydi, mavi-beyaz zeminli bayrağın tam ortasında ise sarı ipekle işlenmiş Bizans arması (çift başlı kartal) ve üzerinde de bir taç bulunuyordu.
Sayfa 47 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Külhanbeyiler
Bütün merkez memurlarına (Emniyet âmirlerine) emir verdim. Emrin ilk bölümü, "Külhanbeylerine; kılık kıyafetlerini, feslerini, kundura ökçeleri ile hareketlerini normal vatandaşlara uydurmaları gerektiğinin kesinlikle anlatılmasını" kapsıyordu. ikinci bölümde ise bu emre uymayanlar için uygulanacak esasları şöyle sıralıyordum: • Ceket kolları ile pantolon paçaları, sivri, sıfır numara fesler ve kuşaklar kesilecek. • Yumurta topuklar keserle kırılacak. Yasak kısa süre uygulandı. Birkaç gün sonra bol paçalı birisinin yakalandığını Galatasaray Merkezi'nden bildirdiler. Hükümet emirlerine muhalefetten (karşı gelmekten) Adliye'ye vermelerini söyledim. Bu şahıs mahkemede, beraberinde getirdiği birkaç yabancı dergideki resimleri Mahkeme heyetine göstererek "kıyafetinin Çarliston modası olduğunu, hatta deniz erlerinin pantolonlarının da bol paçalı dikildiğini" söylemiş ve beraat etmişti. Fakat bu kişiyi moda olduğun söylediği pantolonu ile bir daha gören olmadı.
Sayfa 32 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Mustafa Kemal Paşa; savaş meydanlarında, sosyal, ekonomik, politik ve idare alanlarında Batı ve Doğu emperyalizmini yıkan, dünyamızın esir edilerek bir köle gibi çalıştırılan uluslarına istiklâl ve hürriyet ruhunu aşılayan, dünyada en imkânsız şartlar içinde bir tarih yaratmanın canlı örneği olan büyük bir insandı.
Sayfa 171 - Destek YayınlarıKitabı okudu
İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne çeşitli yollardan emirler geliyordu. Bunların bir kısmının yerine getirilmesi imkânsızdı. Üzerlerinde hiç durmuyordum. Çeşitli makam sahipleri ile eşlerinden gelen özel isteklerin ise haddi hesabı yoktu. Geleneklere göre bunların yerine getirilmesi gerekiyordu. "iyi Emniyet Müdürü" sayılmanın gereklerinden biri de bu isteklerin yerine getirilmesi oranıydı. Bu istekler, Haydarpaşa Garı'ndaki karşılama, uğurlama törenlerinden de fazla bir zaman alacak kadardı. Kendimi görevime verebilmek için bunun da önüne geçtim. Önceleri çok yadırgadılar. Baktılar ki olmayacak "İşte efendim asker… İdare fikri yok ki…" gibi sözlerle kendilerini avuttular.
Sayfa 96 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kaçakçılık
Emniyet Müdürlüğü'nde bulunduğum yıllarda kaçakçılık bu kadar geniş değildi. Yurt dışından getirilen başlıca maddeler sigara kâğıdı ve iskambildi. Tekel Genel Müdürlüğü (İnhisarlar Umum Müdürlüğü), Gümrük Teşkilâtı'nın bütün çabasına rağmen kaçakçılığı önleyemediğini belirterek yardım istiyordu. Emniyet Müdürlüğü'nde kaçakçılık şubesi yoktu. Bu da polisin genel görevleri arasına giriyordu. Yapılan ilk soruşturmada kaçak malların Yunanistan, Suriye, Mısır ve 12 Ada'dan, deniz yolu ile getirildiği tespit edildi. Limanda normal yollardan şehre sokulmasına imkân olmadığına göre, bugün zaman zaman gazetelerde okuduğumuz gibi Bakırköy açıklarında su geçirmez çuvallar (artık naylon torba kullanıyorlar) içinde denize atılıyor ve motorlarla toplanarak sahile çıkarılıyordu. Yeşilköy, Bakırköy sahillerinde aldığımız tedbirler, kaçakçılara denize açılma fırsatı vermiyordu. Kısa bir sure sonra bu işin kârlı olmadığını görerek vazgeçtiler.
Sayfa 101 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Bakanlar Kurulu'nun, Cumhurbaşkanı'nın başkanlığında yaptığı toplantıda aldığı kararlar özetle şöyleydi: • Tekke ve zaviyeler kapatılmıştı, Türkiye Cumhuriyeti içinde hiçbir tarikat ile bunlara mensup hiçbir şeyh, derviş ve mürit olmayacaktı. Bu sıfatlara ait özel kılıklar ve unvanlar, türbe ve türbedarlıklar ilga edilmişti (ortadan kaldırılmıştı). • İlmiye sınıfı (din işleri ile uğraşan hocalar)ndan kimlerin ne zaman ve nasıl bir kılık taşıyabilecekleri kesin bir şekle sokulmuştu. • Bütün devlet memurları şapka giyeceklerdi. Kararname, İstanbul Valisi'nin eline ulaştığı sırada; biz, Mustafa Kemal Paşanın sözlü emirleri ile zaten kararları uygulamış bulunuyorduk.
Sayfa 95 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Sahte Paralar
Türkiye, Uluslararası Polis Teşkilâtı'na (Interpol) katılmamıştı. Bu yüzden uluslararası ve iadesi konusu aydınlığa kavuşmamıştı. Mısır'ın İngilizler tarafından işgali sırasında İskenderiye İngiliz Polis Müdürlüğü'nden aldığımız bir telgraf yüzünden bizi bir hayli uğraştırdı. Telgrafta İtalyan uyruklu bir şahsın kimliği ve eşkâli belirtilerek bu şahsın "… Gemisi ile İstanbul'a hareket ettiği ve eşyaları arasında sahte paralar bulunduğu, kendisinin azılı bir kalpazan olduğu" bildiriliyordu. Vapur İstanbul'a geldiği zaman İtalyan'ın eşyalarına el koyduk. Eşyaların arası hakikaten yığınla liret (İtalyan parası) doluydu. Ancak bunların sahte olup olmadığı belli değildi. Paraların İtalyan parası oluşunu göz önüne alarak Banko di Roma'dan bir uzman istedik. Yapılan inceleme sonunda sahte oldukları hakkında rapor verildi. Uluslararası bir mesele karşısındaydık. Paralar sahte idi; ama Türkiye'de piyasaya sürülmemiş dolayısıyla suç işlenmemişti. Sonunda İtalyan Büyükelçiliği ile temas kurduk, olayı anlattık. Kalpazanın kendilerine teslim edilmesini istediler. Kalpazan, Büyükelçilik tarafından İtalya'ya gönderildi ve biz de büyük bir yükten kurtulduk.
Sayfa 100 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Genel Müdürlük Maaşımın 20 Lirasını Kesmişti
İstanbul'un asayiş ve güvenlik konuları ile uğraşırken, beraber görev yaptığım polis arkadaşlarımın da durumları ile ilgileniyordum. Maaş bordrolarından maaş durumlarını inceledim. 60 lira ile 75 lira arasında değişiyordu. Memurların büyük çoğunluğu evli ve çocukluydular. Bu para ile ev kirası vermek, çocuk okutmak, ailesinin ihtiyaçlarını
Sayfa 75 - Destek YayınlarıKitabı okudu
İngiliz Rolündeydi; Ama İngilizce Bilmiyordu
Emniyet Müdürlüğü görevine başlamamdan kısa bir süre önce, Nizamettin adında bir polis memurumuz, Seyyid Abdülkadir'in ayakdaşlarından Kör Sadi ile tesadüfen temas kurmuştu. Abdülkadir'in, Bağımsız K*rdistan için İngilizlerle temasta olduğunu bilen Nizamettin Efendi, bu konu üzerinde çalışırken Kör Sadi ile tanışmış ve bir punduna
Sayfa 65 - Destek YayınlarıKitabı okudu
69 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.