islâm dinini, yüzyıllardan beri alışılageldiği şekilde bir siyaset aracı durumundan uzaklaştırmak ve yüceltmek gerekli olduğu gerçeğini görüyoruz. Mukaddes ve tanrısal inançlarımızı ve vicdani degerlerimizi, karanlık ve kararsız
olan ve her türlü çıkar ve tutkulara görüntü sahnesi olan siyasal işlerden ve siyasetin bütün kısımlarından bir an evvel ve kesin şekilde kurtarmak, milletin
dünyevi ve uhrevi mutluluğunun emrettiği bir zorunluktur. Ancak bu yolla
İslâm dininin yüksekliği belirir.
Temeli büyük Türk milletinin ve onun kahraman evlâtlarından oluşan büyük ordumuzun vicdanında, akıl ve bilincinde kurulmuş olan cumhuriyetimizin ve milletin ruhundan doğmuş ilkelerimizin, bir vücudun ortadan kaldırılması ile bozulabileceği fikrinde bulunanlar, çok zayıf beyinli bahtsızlardır. Bu gibi bahtsızların, cumhuriyetin adalet ve kudret pençesinde lâyik oldukları davranışla karşılaşmaktan başka talihleri olamaz. Benim değersiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır; fakat, Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır. Ve Türk milleti güvenlik ve mutluluğunun kefili olan ilkelerle, uygarlk yolunda
duraksamadan yürümeye devam edecektir.
1926
Atatürkçü düşüncenin en belirgin özelliği, aklın ve bilimin ışığında gelişmeye açık bir yön göstermesidir. Atatürk ilkelerini dogma halinden kurtaran, dogmatizmden uzaklaştıran özelliği, işte bu noktada toplanmaktadır