Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Atatürk'ün Sağlığı Hastalıkları ve Ölümü

Eren Akçiçek

Atatürk'ün Sağlığı Hastalıkları ve Ölümü Gönderileri

Atatürk'ün Sağlığı Hastalıkları ve Ölümü kitaplarını, Atatürk'ün Sağlığı Hastalıkları ve Ölümü sözleri ve alıntılarını, Atatürk'ün Sağlığı Hastalıkları ve Ölümü yazarlarını, Atatürk'ün Sağlığı Hastalıkları ve Ölümü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ölümünden sonra, el ve yüzünün mulajı alınmıştır. Otopsi yapılması düşünülmemiş ve yapılmamıştır. Yapılsa idi, hastalığı hakkında ayrıntılı bilgi edinilebilirdi. Ülkemizde ölümden sonra otopsi yapma geleneği yerleşmemiştir. Atatürk gibi büyük bir insana, o yıllarda otopsi yapmak toplumu çok farklı düşüncelere götürür, büyük bir reaksiyon doğurabilirdi.
Sayfa 327 - Güven KitabeviKitabı okudu
Atatürk'ün 14 Haziran 1938'de Savarona'dan o zaman İsviçre'de Tarih Eğitimi görmekte olan Afet (İnan) Hanım'a yazdığı mektupta; "Vaziyetim Şudur: Bence doktorların yanlış görüş ve hükümleri sebebiyle hastalığım durmamış ilerlemiştir" şeklindeki ifade Türk Tarih Kurumu'nun 1981 ve 1989 yıllarında iki defa bastırdığı Prof. Dr. A. Afet İnan'ın Atatürk'ten mektuplar adlı kitapta "Bence doktorların yanlış görüş ve hükümleri sebebiyle" kısmı çıkarılmış olup "vaziyetim şudur: hastalık durmamış ilerlemiştir" olarak verilmiştir. Bunun hangi düşünce ile yapıldığını anlamak mümkün değildir.
Sayfa 327 - Güven KitabeviKitabı okudu
Reklam
Atatürk'ü, Türk doktorları dışında altı yabancı doktor da muayene etmiştir. "Beni Türk Hekimlerine Emanet Ediniz" sözü Türk hekimlerini onurlandıran bir sözdür. Ancak, bu sözün söylendiği kesin değildir, söylendiği rivayet edilir. Atatürk'ün söylev ve demeçlerinde ve diğer yayınlarda bu şekilde bir istek ve direktife rastlanmamıştır.
Sayfa 326 - Güven KitabeviKitabı okudu
Atatürk'ün karaciğer sirozunun sebebi alkoldür. Uzun seneler belli dönemler hariç sofrasında her gece rakı içmiştir. Bu içki içimi sırasında yanında leblebi veya kavun almıştır. Genellikle sabah kahvaltısı yapmayan, öğle yemeklerini de sıklıkla geçiştiren Atatürk sofrada da pek yemek yemez, sofranın bitiminde gece veya sabaha karşı mutfağa giderek çok sevdiği omlet ve kuru fasulye yeme alışkanlığı vardı. Alkolün böyle bir düzensiz beslenmede karaciğere etkisi daha fazla olmaktadır. Bazı çevreler, Atatürk'ün içki kullanmasını bir zaaf gibi göstermekte, alkole bağlı karaciğer hastalığını da ona karşı bir unsur olarak kullanma çabasına girmektedirler. Buna karşın bazı çevreler de bir savunma psikolojisi içinde Atatürk'ün alkole bağlı sirozdan değil de, bunun dışında muhtemelen hepatite bağlı (B veya C virüsüne bağlı) bir siroz olduğunu ileri sürmektedirler. Atatürk'ün içki kullanması, kendi tercihi olup, yadırganacak, kendisi için menfi olarak değerlendirilecek bir husus değildir. Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak "ileride onun şahsiyetini tahlil edecek olanlar, dehasıyla içtikleri arasındaki münasebeti tespit edecekler" demiştir. Hatta, Atatürk'ün gerçekleştirdiği inkılaplarda alkolün etkisinin de olabileceğini ileri sürenler de olmuştur. Atatürk'ün karaciğer hastalığının B veya C hepatitine bağlı olduğunu veya olmadığını da söylemek hiçbir zaman mümkün değildir, dolayısıyla sebebi kesin olarak da buna bağlamak da doğru değildir.
Sayfa 326 - Güven KitabeviKitabı okudu
Karında biriken assit için üç defa karın ponksiyonu yapılmıştır. 7 Eylül 1938'de birinci ponksiyonda 10,5 litre, 22 Eylül 1938'de ikinci ponksiyonda 10 litre, 7 Kasım 1938 günündeki ponksiyonda 6 litre mayi boşaltılmıştır. Bugün, assitli sirozlarda bu miktarlarda mayi boşaltılması pek yapılmamaktadır, yapılsa bile özel tedavi protokolleri uygulanarak tatbik edilmektedir. Çünkü bu miktarlarda mayi boşaltılmaları karaciğer komasını provoke eden sebeplerden biridir. Atatürk de, ikinci ponksiyondan birkaç gün sonra karaciğer komasına girmiş, fakat bu komadan çıkmış, üçüncü ponksiyondan sonra, 8 Kasım 1938'de girdiği komadan çıkamayarak bu tablo içinde vefat etmiştir.
Sayfa 325 - Güven KitabeviKitabı okudu
Gerek Türk ve gerekse yabancı hekimlerin almak istedikleri tıbbi önlemler hastalığın ilk dönemlerinde yeterince uygulanamamıştır. Mutlak istirahat tavsiye edildiği dönemde bile Atatürk, Hatay meselesini sonuca bağlayabilmek için uzun ve yorucu bir yolculuk yapmıştır.
Sayfa 325 - Güven KitabeviKitabı okudu
Reklam
Atatürk'ün hastalığının içeride ve dışarıda duyulması, o zaman ki koşullar içinde sakıncalı görülmüştür.
Sayfa 325 - Güven KitabeviKitabı okudu
Son karaciğer hastalığı teşhisi geç konulmuştur. O günlerde, günümüzdeki modern biyokimyasal analizler ve modern görüntüleme yöntemleri yoktu. Ancak, klinik olarak bir karaciğer hastalığının düşünülmesi gerekirdi. Uzun süre içki kullanan bir kişide halsizlik, güçsüzlük, soğuğa direnç azalması, renginde değişiklik, nihayet kaşıntı ve burun
Sayfa 324 - Güven KitabeviKitabı okudu
"Türkiye'yi tedavi etti ama kendisine bakamadı."
Atatürk başkalarının, yakın arkadaş ve dostlarının sağlığına yakın bir ilgi göstermiş olmasına rağmen kendi sağlığına dikkat etmemiş ve duyarlı olmamıştır. Bir Fransız muhabir 26 Ağustos 1938 günü Paris gazetesinde şunları yazıyordu: "Heyhat! Atatürk belki karakterinin yüceliğinden kendi sağlığını koruyamadı. Türkiye'yi tedavi etti ama kendisine bakamadı."
Sayfa 324 - Güven KitabeviKitabı okudu
Askerlik hayatı sırasında çeşitli cephelerde ve sivil hayatında at tepmesi, göz travması, göğsündeki saate şarapnel isabet etmesi, attan düşüp kaburgalarını kırması ve köpek ısırması gibi çeşitli travmalara maruz kalmıştır.
Sayfa 324 - Güven KitabeviKitabı okudu
441 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.