Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Atatürk'ün Sosyal ve Kültürel Politikaları

Seda Bayındır Uluskan

Atatürk'ün Sosyal ve Kültürel Politikaları Gönderileri

Atatürk'ün Sosyal ve Kültürel Politikaları kitaplarını, Atatürk'ün Sosyal ve Kültürel Politikaları sözleri ve alıntılarını, Atatürk'ün Sosyal ve Kültürel Politikaları yazarlarını, Atatürk'ün Sosyal ve Kültürel Politikaları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
C. Ebert’in Türkiye’ye geldiği, ülkede tiyatro ve opera işlerinin yoğunlaştığı 1930 ortaları, dünyada ilişkilerin son derece gerildiği, hareketli ve sıcak bir döneme rastlamaktadır. Çünkü tam İkinci Dünya Savaşı’nın eşiğinde dünyada müthiş bir silahlanma söz konusudur. İtalya’nın Kuzey Afrika’da kimyasal silâh ile kitlesel ölümlere neden olduğu, Almanya’nın inanılmaz bir şekilde silahlandığı, Japonya’nın Mançurya’da katliamlar yaptığı bir dönemde, Türkiye Cumhuriyeti farklı alanlardaki mesaisine böyle bir süreçte devam etmiştir. İnkılâpların yerleştirilmeye çalışıldığı, iktisat, bayındırlık ve kültür işlerinin yoğun olduğu Türkiye, tüm mesaisini İzmit’te Kağıt Fabrikası, Malatya’da Bez ve İplik Fabrikası, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Konservatuar açılışı vs. ile geçirmiştir. Daha doğrusu bir anlamda yeni Türk Cumhuriyeti Atatürk’ün önderliğinde ispatlamış olduğu askeri başarısına, siyasal, ekonomik ve kültürel başarılarını da eklemek istemiştir.
Sayfa 457Kitabı okudu
Türkiye’de yapılan ilk tarih kongresine sadece Türk tarihçiler ve profesörler katılmış, dolayısıyla kongre uluslararası bir niteliğe sahip olmamıştır. Ancak ilginçtir, ülkede yaşanan bu gelişmeler dünyada büyük bir ilgiyle takip edilmiş, başta Sovyet Rusyaolmak üzere İngiltere 538, Almanya, Fransa ve özellikle de Amerika tarafından her türlü bilgi alınarak çeşitli değerlendirmeler yapılmıştır. Kongrede Türklerin ne yaptıkları, Türkiye’nin nereye gittiği merak konusu olmuştur. Çünkü 1929 Dünya Ekonomik Buhranı sonrasında bütün dünya kötü günler geçirirken, yeni kurulan Türk Cumhuriyeti kendine özgü ekonomi politikasıyla hem bu krizden çok etkilenmemiş, Türk parası değer kazanmış, içe kapanarak ve hiç yardım almadan kendi şekerini, dokumasını üretir hale gelmiş hem de kendi kültürünü, müziğini, dilini ve tarihini gözden geçirmeye başlamıştır. Türkiye’de başlayan bu kültür hareketinin yönü ise en çok tartışılan ve merakla beklenen konu olmuştur.
Sayfa 260Kitabı okudu
Reklam
Atarük ve Tarih
Kütüphanesindeki kitaplardan, onlara düştüğü notlardan dünya tarihi, İslâm tarihi, özellikle de Türk tarihi ile yakından ilgilendiğini öğreniyoruz. Bu tutum aynı zamanda O’nun tarihi bir bütün olarak ele aldığının kanıtıdır. Daha da önemlisi Mosk’nun “Bir saatlik bir okumanın gideremeyeceği üzüntü yoktur” sözünü sık sık tekrarladığı söylenen Atatürk’e, tarih ilmine olan ilgisi ve katkısından ötürü olsa gerek 19 Eylül 1923 günü İstanbul Üniversitesi tarafından fahri Tarih Profesörlüğü verilmiştir.
Sayfa 237Kitabı okudu
Millet Mektepleri
Türkiye’de Millet Mektepleri’nin açılması düşünüldüğü günlerde, okur yazar oranı hiç de iç açıcı bir durumda değildi. Örneğin 1920’lerde okuma yazma oranı %9-10 civarında idi. Bu rakam 1940’larda ancak %30 civarına ulaşabilmiştir. Atatürk bu acı tabloyu değiştirebilmek için okuma yazma öğretmeyi ulusal bir görev olarak benimsemiş ve olayı bir seferberlik şeklinde başlatmıştır.
Sayfa 201Kitabı okudu