Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Atatürk’ün Uşağı İdim

Cemal Granda

Atatürk’ün Uşağı İdim Sözleri ve Alıntıları

Atatürk’ün Uşağı İdim sözleri ve alıntılarını, Atatürk’ün Uşağı İdim kitap alıntılarını, Atatürk’ün Uşağı İdim en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Atatürk’e geri kafalı softalar, yobazlar -dinsiz- demişlerdi. oysa kasıtlı olarak yapılan bu yakıştırma, düpedüz iftiradan başka bir şey olamamıştı.
Sayfa 253Kitabı okudu
• Kaç para alıyorsun?• diye sordu. - • Elli lira.• - "Yarın yüz lira alırsın. Ama zaman gelecek, ben reisicumhurluktan çekileceğim. O zaman belki bu parayı alamıyacaksın. Belki beş lira alacaksın. O zaman da birbirimizi bırakmayalım.•
Sayfa 45 - Hürriyet yayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Türk dilinin sadeleşmesine , özleşmesine , yabancı sözlerden arınmasına önem verildiği günlerdeydi . «Kemal» in Arapça olduğu ve Türkçede «Kamal» diye bir söz bulunduğu ileri sürülmüş . Atatürk de bu görüşü uygun bularak Kemal yerine Kamal diye yazmağa başlamış . Bizim bundan haberimiz yok . Yine O'nu Mustafa Kemal diye biliyoruz . Müstahdem arasında polislikten emekli olmuş Kemal adlı bir de sofracı vardı . Askerliğini Köşkte hizmet ederek yapıyordu . Bir akşam sofrasında üç kadeh içkiden sonra Atatürk bize dönerek şaka şeklinde : — «Dünyada ne kadar Kemal varsa hepsi eşektir... » dedi. Sofracı Kemal şaşaladı. Ne diyeceğini bilemedi. Toparlandı. Dili tutulmuş gibiydi. Dudakları titriyordu. Gözlerini Atatürk'ün yüzünden ayıramıyordu. Hepimiz bunun altından ne çıkacak diye merakla beklerken , Atatürk , sözlerini şöyle bitirdi : — «Haaa anladım. Sen bana bakıyorsun. Sen de Kemalsin demek istiyorsun. Ben artık Kamal oldum. Kemal'­ler başının çaresine baksın...» dedi. Atatürk'ün son kartvizitinde «Kamal Atatürk » yazılıydı ve bu kartvizit, ölümüne dek değişmedi. Fakat ben bu Kamal adını hiç tutmadım. Bir türlü ısınamadım. Bu adı niye almış? Mustafa Kemal bütün harekât ve devrimlerde o zamanın insanları üzerinde etki yapmıştı. Cengâver bir insan idi. Kamal adını nereden çıkardılar bilemiyorum..."
Atatürk'ün sınırlı yaşayıştan usanarak Nuri Conker'e ikide bir:
-• Bu Cumhurreisliği her seferinde benim üzerime yıkıyorsunuz. Ben asker adamım. Tarihte okuduk. Napoleon'lar da Fransa'ya pek yararlı olmamışlardır. Benim de böyle olmayacağım ne malum? Bırakın da serbest gezeyim. Alayım elime bastonumu. Hindi Çini dolaşayım," derdi.
Sayfa 85 - Hürriyet yayınlarıKitabı okudu
Atatürk sesini daha da yükselterek şöyle konuştu: - Bizim millet başka milletlere benzemez. Bizim millet ekmekle beslenir. Ekmeği kara somuna katık eder. Fakir köylünün yiyeceği bir baş soğanla, bir somun ekmektir. Ekmekten ne istediniz? Ekmek fiyatını arttıracağınıza, elinizden geliyorsa yüz paraya indirin ...
Ne büyük gurur(!)
«Arkadaşlar, hanımlar, beyler. Şurada gördüğünüz içki rakıdır. Bunu vaktiyle Padişahlar saraylarda, dört duvar ve kafes arkasında gizli gizli içerlerdi . Bizse, hepimiz şurada toplu olarak alenen içiyoruz . İşte aziz milletimin önünde ve onun şerefine içiyorum, » dedi . Atatürk'ün bir halk adamı olduğunu , bundan daha güzel hangi olay anlatır? Halkın içinden çıkan büyük adam , halkla beraber kadeh kaldırıyordu .
Reklam
«Ben var olduğumu anladığım zaman, yokluğumu anlıyorum. O zaman biraz insan olduğumun farkına varıyorum.»
Sayfa 161Kitabı okudu
«Bendeniz rakıyı herkes gibi midemi doldurmak için değil , kafamı öldürmek için içerim»
Sayfa 160Kitabı okudu
CUMHURBAŞKANLIĞI Umumî Kâtibi , Milletvekil i Ruşen Eşref Ünaydın , Atatürk'ün sofrasıdan hiç eksik olmazdı . Bir gün ölüm konusu açılmış . Atatürk , Ruşen Eşref Ünaydın'a: — «Yahu, Allah muhafaza , bir gün bana bir şey olursa bu çocukların hali ne olur?» diye bizi işaret ederek sormuş . Ruşen Eşref de şöyle demiş : — «Paşam, biz varız ya?» Atatürk , sanki bizim geleceğimizi okumuş gibi o soruyu sormuş . Bize değil villa , O'ndan sonra su bile vermediler. Yalova kaplıcalarındaki mubayaa memurluğundan 800 lirayla emekliye ayrıldım . Gördüğüm servet bundan ibaret. O da yıllarca verdiğim emeğin , çalışmamın karşılığı . Atatürk'ün ölümünden sonra vasiyetnamesi açıklandığı zaman bir ikinci vasiyetnamenin daha bulunduğu , bunda Atatürk'ün çok sevdiği hizmetçi , berber, odacı gibi özel hayatında beraber olduğu kişilere ilişkin maddeler bulunduğu , fakat sonradan bu vasiyetnamenin yok edildiği yolunda söylentiler çıkmıştı .Arkadaşlar araştırmışlar, fakat bu söylentileri doğrulayan bir ize rastlayamamışlardı . Oysa Atatürk , bizlerle çeşitli zamanlarda yaptığı konuşmalarda geleceğimizin garanti altına alınacağı yolunda sözler etmişti .Hepimizin kafasında o kayıp (?) vasiyetname hâlâ bir soru olarak kalmıştır.
Kemal'in Hayvan Sevgisi
Foks aslında hırçın bir köpekti. Birkaç yıl Atatürk'ün yanında kalmıştı. Zaman zaman hırçınlaştığı olurdu. Bir gün Atatürk'ün elini sarılı gördük. Foks ısırdı dediler. Olay gece olmuş. Atatürk, ne olmuşsa olmuş, Foks'a kızmış. Kamçıyla başlamış dövmeğe. Vurdukça hayvan geri geri gitmiş. Fakat kamçının dozu artınca da saldırıp elini ısırmış. Elinden kan akmağa başlayınca zile basmış. Hemen koşup kanları oksijenli suyla yıkamışlar. Tendürdiyot sürmüşler. O gün elini sarılı görünce hepimiz meraklanmıştık. Demek ki, meselenin aslı buymuş. Bunun üzerine köpeği Köşkten uzaklaştırdılar, çiftliğe götürdüler. Yakınlarından birkaç kişi «Sahibini ısıran köpekten hayır gelmez,» diye öldürülmesi için Atatürk'e israr ettiler. İzin verdi mi, vermedi mi bilmiyorum ama, Foks o günlerde öldürüldü.
Sayfa 196 - Kaynak: Cemal Granda, Atatürk'ün Uşağı İdim, Yayına Hazırlayan: Turhan Gürkan, Hürriyet Yayınları, İstanbul 1973, sayfa 196.
29 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.