Ateist Manifesto
Michel OnfrayAteist Manifesto Gönderileri
Ateist Manifesto kitaplarını, Ateist Manifesto sözleri ve alıntılarını, Ateist Manifesto yazarlarını, Ateist Manifesto yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gülüp geçenler, neşeli insanlar, materyalistler, radikaller, sinikler, hedonistler, ateistler, sansüalistler, hayattan zevk alanlar, gerçek insan sevgisinin, aşkın ne olduğunu bilenler, kin ve nefreti reddedenler, bedeninin, teninin değerini bilenler, hayata doymak isteyenler.Onlar bilirler ki sadece tek bir dünya vardır ve tüm öbür dünya promosyonları gerçekten var olandan istifade etmemizi ve onu yaşamamızı, ona doymamızı engeller. Gerçekten ölümcül günah...
Ne Kitab-ı Mukaddes ne Kur’an. Hahamlara, papazlara, imamlara, ayetullah ve diğer mollalara karşı felsefeyi tercih etmekte ısrarlıyım. Tüm bu hokus pokuscu düşünceler yerine, hakim felsefi tarihçiliğin alternatif düşüncelerine başvurmayı
tercih ederim
Dogon kabilesi Afrika’da yaşar. Totemleri bulunan ve inisiyatik örgütlenmesi olan bu kabile, tradisyonlanm sözlü aktarım yoluyla sürdürmüştür.
Özellikle Sirius sistemi hakkmdaki bilgileri tüm astronomları şaşırtmıştır. Çadırlar içinde yaşayan ve avcılıkla beslenen bu ilkel insanlar, Dünya gezegeninin hareketlerini, güneşin hareketini, jüpiterin uydularının olduğunu bilmekteydiler.
Teokrasi demokrasinin en korkulu düşmanıdır, önceki gün 1789 öncesi Paris’te, dün 1978’de Tahran’da ve bugün El- Kaide’nin barutu konuşturduğu her olayda bunu görürüz.
Müslümanların, İslâm topraklarında, kitap dininden olması şartıyla -Zerdüşt dini için kaldırılmış- Müslüman olmayıp, semavi dinlerden olanları koruma yasası vardır. Bu korumanın karşılığı devlete vergi vermektir. Teorik olarak İslâm, barış ve hoş görü dini olarak geçer. Gerçekte ise bu vergi sistemi, Yahudi’den, Hıristiyan veya Zerdüşt’ten İslâm toprağında yaşayabilmesi için verdiği bir harçtır. Yani bir haraç, zorbalıkla para almadır. Bu “korunma” hakkını kazanan Müslümanolmayanların
medeni hakları en az seviyeye inidirılir. At sahibi olmanın yaşamayı, bir yerden bir yere gitmeyi, savaşmayı, sosyal düzeyini göstermeyi mümkün kılan bir kabile toplumunda, Müslüman olmayan bundan mahrum bırakılmıştır: ona sadece eşek, katır gibi aşağılayıcı binek hayvanı sahibi olmak
imkânı verilir ama amazon tarzında yani kadınlar gibi binmek şartıyla; sokakta yürüyebilir cima bir Müslüman’ın önüne geçemez; silah taşıma da tabii ki kesin olarak asaktır -önlerine çıkan ilk eşkıyanın insafına kalmış olduklarını söylesek eridir- Hatta bazen, uğursuz hatırası olan sarı kumaş dışında, başka devirlerde ön kola dövmelenen numara
gibi, ellerine bir aslan dövmesi yapılır.
Müslüman kardeşliği bilmez: kendi dininden olanın kardeşi ama değeri olmayan, önemsiz veya berbat çok kötü insanlar olan diğerlerinin değil.
Karavelalara yerleştirilmiş toplumun çökeltisinin eşliğinde gemilerden çıkartmalar yapar: adalet kaçakları, it kopuk takımı, İcralık katiller, paralı askerler. Çıkartmayı taleben etnik temizlik gerçekleştirildikten sonra, ayin alayları, çarmıhları, kutsanmış vazoları ve kutsanmış mayasız denekleri ve insan sevgisi, günahların affı, evanjelik erdemlerin yumuşaklığını vaaz etmek e diğer
Kitab-ı Mukaddes’çi şenlikler -ilk günah, kadın, beden ve cinsellik düşmanlığı, suçluluk duygusu- için yeterli aradan sonra, papazlar onları takip eder. Beklerken, Hıristiyanlık hoş bulduk hediyesi olarak sifilis ve vahşi adı verilen halklara bulaştıracakları diğer hastalıkları ikram eder.
…köle ticaretinin icadını Islâm’a borçluyuz,
bin yılında, Kenya ve Çin arasında düzenli bir alış veriş vardır.Müslüman hukuku, Müslümanların satılmasını yasaklar ama Müslüman olmayanlarınkine karışmaz. Atlantik ötesi
köle ticaretinden dokuz yüzyıl önce, Sahara ötesi ticaret iğrenç bir köle pazarı başlatır. Bağışlayıcı, Yüce, insan sever Ulu Tanrı’nın sadık kulları bin iki yüzyıl boyunca on milyon civarında insanı yerinden yurdundan eder ve köleleştirir.
6. yüzyıldan itibaren, Papa 1. Grégoire kölelerin papazlık mertebesine çıkmalarını engeller! Ondan önce Konstantin Yahudilere kendi ev ahalisi içinde köle bulundurmalarını yasaklar. Orta Çağ’da kölelerin binlercesi Egemen Pontifin arazilerinde çalışır. Büyük manastırlar onları utanmadan sıkılmadan kullanırlar. Örneğin 8. yüzyılda, St.
Germain des Près Manastırı, en azından sekiz bin köle çalıştırır.Diğer şeyler gibi bunun da mirasçısı Müslümanlar, köleciliği uygularlar, Kur’an bunu yasaklamaz. Tam tersine, madem ki yağmalama saldırılarını meşrulaştırır, savaş ganimetleri
altın, gümüş, kadın, hayvan, erkeklerden oluşur.
Ve sonra, sofistliğin en son derecesi, mademki insanlar Tanrı’nın gözünde eşittir, sonuçta tali olan farklılıkların yeryüzünde olmasının pek de önemi yoktur: Erkek veya kadın?Köle veya sahip? Zengin veya fakir? Tarihte her zaman zenginlerin ve mal mülk sahiplerinin tarafında tavır alan kilise pek de önemli değil der... Herkes Tanrı nasıl istediyse
öyledir. Bu fiili duruma karşı isyan etmek ilahi tasarıyı engeller, Tanrı’ya hakaret anlamına gelir.