You can find Ateşle Oynayanlar books, Ateşle Oynayanlar quotes and quotes, Ateşle Oynayanlar authors, Ateşle Oynayanlar reviews and reviews on 1000Kitap.
Öyle bir rol vermişler ki... Hep acele etmem bundan
Öyle bir hayat yaşadım ki,
Cenneti de gördüm cehennemi de.
Öyle bir aşk yaşadım ki,
Tutkuyu da gördüm pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayatı en önden,
Kendime bir sahne buldum oynadım
Öyle bir rol vermişler ki,
Okudum, okudum, anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde,
Hem kızdım hem güldüm halime.
Sonra dedim ki "Söz ver kendine."
Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin.
Sevilmek istiyorsan,önce sevmeyi bileceksin.
Uçmayı seviyorsan ,düşmeyi de bileceksin
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin.
Öyle bir hayat yaşadım ki,
Son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki zaman,
Hep acele etmem bundan.
Anladım...
...
Tam ortasındayım yağmurun
Karın soğuğun ortasındayım
Nasıl da paylaşıyor insan isterse
Nasıl da birmiş meğer hasretler
Nasıl da mecburmuşuz
Sabretmeye, sevmeye, öğrenmeye
Tam ortasındayım yolun
Koşunun ortasındayım
Tam varıyorum ki hedefe
Bir yenisi başlıyor
Bu oyun hep aynı, değişmiyor
Hala devam hala figan
Hem de, bile bile
Nasıl da mecburmuşuz
Sabretmeye, sevmeye, öğrenmeye
Öğrenmeye...
En büyük üç düşmanınızı iyi tanıyın: Ertelemek, kurban rolüne girmek, kendini başkalarıyla kıyaslamak. Ertelemek heyecanınızı israf eder. Kurban rolüne girmek gücünüzü telef eder. Kendinizi başkalarıyla kıyaslamak, özgüveninizin altını boşaltır.
Ateşle Oynayanlar Gamze Cizreli'nin ilk ve şimdilik tek kitabı. ODTÜ işletme mezunu olan yazar başarılı girişimleriyle bilinen bir iş insanı. Yazar kitapla ilgili olarak "Özetle, içimi açtım size" diyor, yıllar içinde yaşadıklarının kısa bir özetini anlatıyor. Kitapta çokça anılar var, ama sadece bir anı kitabı değil. İnsanı motive eden cesaretlendiren fikirler, görüşler var ama sadece bir kişisel gelişim kitabı değil. Kendi prensiplerini, değerlerini toplumsal bir fayda da gözeterek kaleme almış. Hayatındaki iniş cıkışlara yer verdiği, kendisiyle hesaplaştığı yerler de var. Kitabın çoğunda bu içtenlik var.
Sonlara doğru ise "Değerlerinizi Bilin", "Yirmi Yaşımda Bunları Bilseydim" bölümleri çok özet bir şekilde kendi değerlerini ve tecrübelerini anlatıyor. Buralarda iş insanı kimliğiyle konuşuyor.
Bu bölümlerde her bir cümlesi o kadar çalışılmış ve kullanılmış, yıllar içinde en rafine hale gelmiş benzetmeler ve örnekler var. Bunlardan bir kaçı aşağıdaki gibi:
"Bir mum diğer mumu tutuşturmakla değerinden bir şey kaybetmez"
"Önce iyiliğin gücünü ve iyi insan olmayı öğrenin"
"Alınyazınızı sadece alın terinizle silebilirsiniz"
"Verdiğiniz aldığınızdan çoksa bununla gurur duyun"
"iyi hesaplanarak alınmış risk cesaret, hesapsız risk felakettir"
"En büyük üç düşmanınızı iyi tanıyın: Ertelemek, kurban rolüne girmek, kendini başkalarıyla kıyaslamak"
Sürükleyici, ilham verici , öğretici bir kitap "Ateşle Oynayanlar"
Şimdi düşünüyorum da, kalbim Konya'da, ruhum Diyarbakır'da, zihnim Ankara'da gelişti sanki. Bu üç kentin mozaiği hiç bilmediğim bir şekilde beni hayata hazırladı.
Soğuk havada karşılaşmış olan iki kirpi donmaktan kurtulmak için birbirlerine sokulurlar. Kısa bir süre sonra donma hisleri geçer ama bu kez de dikenlerinin birbirine batmasından kaynaklı acıya dayanamayıp birbilerinden uzaklaşırlar. Sonunda öyle bir mesafe bulurlar ki canları yanmayacak kadar birbirlerinden uzak ama soğuktan donmayacak kadar birbirlerine yakın.
Kurumsallaşmamış aile şirketlerindeki sorunların çoğunun sınırları tam olarak belli olmayan hak ve sorumluluklardan kaynaklandığını çok iyi biliyorduk.
Anladım ki korkutarak, despot gibi davranarak işleri yürütmek doğru ve sürdürülebilir değil. Çalışanları sevgiyle, paylaşımcı ve eşitlikçi bir tutumla işin içine dahil ederseniz, onlar da kendilerini kuruma daha fazla ait hissediyorlardı.