Gün ışığında duyularımızı uyaran bütün nesneler , gece olunca karanlıkta yok oluyorlar ve özne, tek kahraman olarak ortada kalıyor. Gece onun zamanı ... Gece özne, tek gözlemci ve tek gözlenen ...
.
Bence en büyük tehlike umuda yüz çevirmektir; oyunların oynanıp bittiğini, dünyanın çoktan "ötekilerin" eline geçtiğini, artık bir şey yapılamayacağını düşünmektir.
.
Artık her şey bir yarış. Hayata hiç dikkat etmeden yaşıyoruz. Uyuyoruz ve gördüğümüz rüyayı anımsamaya bile özen göstermiyoruz. Sadece çalar saate bakıyoruz. Sadece geçen zamanla, onu geçirmekle, gerçekten isteneni ertelemekle ilgileniyoruz.
Dikkatimiz "şimdi" değil, "sonra" üzerine yoğunlaşmış durumda. Özellikle kentlerde hayat tek bir an durup düşünmeden, bu koşuyu dengelemeye yarayacak olan huzura tek bir an ayırmadan geçip gidiyor. Artık kimsenin hiçbir şeye zamanı yok. Hatta şaşırmaya, iğrenmeye, hüzünlenmeye, aşık olmaya, kendi kendiyle baş başa kalmaya bile zaman yok.
Bu koşmanın bizi mutlu edip etmediğini kendimize sormak için durmak konusunda bile kendimize uyduracağımız pek çok bahanemiz var; eğer yoksa da bunları uydurmakta üstümüze yok.
.