Avrupa'da Devrimin Yansımaları Göç, İslam ve Batı
Christopher CaldwellAvrupa'da Devrimin Yansımaları Göç, İslam ve Batı Gönderileri
Avrupa'da Devrimin Yansımaları Göç, İslam ve Batı kitaplarını, Avrupa'da Devrimin Yansımaları Göç, İslam ve Batı sözleri ve alıntılarını, Avrupa'da Devrimin Yansımaları Göç, İslam ve Batı yazarlarını, Avrupa'da Devrimin Yansımaları Göç, İslam ve Batı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İslamcı teröristleri bu denli öfkelendiren şeyin ne olduğunu tam olarak bilemeyen ülkeler, herhangi kızgın bir Müslüman bireyin zihninde oluşabilecek her türlü sıkıntıya önceden çözüm bulabilmek için insanın aklının sınırlarını zorlayan tahminlerde bulunmakta ve bazı sabit kavramları sorgulamaktadırlar.
El Banna gibi Ramazan'da, Batı'nın geride kaldığından emin bir halde, dediğim dedik çaldığım düdük demektedir. " Avrupa'daki yaşam, düşünme ve tüketim biçimleri, çalışma saatleri ve serbest zaman duzenlemeleri, filmleri ve müzikleriyle günden güne, adeta bilinçsizce, bir hapishaneyi andıran ikinci bir çehre oluşturmaktadır." Bu koşullar altında karşılıklı yükümlülükler sorusunu gündeme getirmek veya İslam'ın Batı' ya ne gibi " katkılarda " bulunacağını sormak tamamen konu dışıdır. Ramazan gibi bir düşünür için ise münasebetsizliktir. İslam'ın Batı'ya katabileceği tek şey islam' dır.
Fortuyn için çok kültürlülük bir tür ateşkesti . " Klişe ve din yaşamın özel alanına aittirler ve kamusal alanda belirleyici olmalıdırlar, " diyordu. " Kamusal alanı çok çok kurallara uygun biçimde etkileyebilirler."
Klasik ulus devlet modelinde şiddetin devlet tekelinde olması gibi, çok kültürlü ulus devlet modelinde de ahlaki düzen devletin tekelinde dur. Tıpkı geçmişte özel milislerin eski usul devlet modelini tehdit ettikleri gibi, ateşli biçimde desteklenen her din de bu tekeli tehdit eder.
Karl Marx, Müslüman Kardeşler örgütü için ( ' Yahudiler,' 'Haçlılar,' ve ' laikler' gibi) şeytani bir kişiliktir." Ancak Ramazan'ın" sosyalizm" anlayışının temelinde herhangi bir olumlu unsur- siyasi,materyalist veya iktisadi bir teori- bulunmadığını belirtmek gerekir. Onun solculuğu, " kapitalizmi" doğuran Batı'nın ahlâk düzeninin tamamen İslamî bakış açısından olumsuz bir manevi değerlendirmesinden başka bir şey değildir. Batılı düzene karşıdır karşı olmasına, ama en katı Müslümanları en ufak biçimde yabancılaştıracak bir şeyin yanlısı değildir.
Ramazan, 1928 yılında Mısırlı Müslüman Kardeşler örgütünü ve bununla da son yıllarda dünyayı kasıp kavuran İslamcılık biçimini kurmuş olan Hasan el Banna' nın ( anne tarafından ) torunudur. Ramazan'ın babası Said muhtemelen çok daha radikal bir isimdi. Yazılı kayıtlar babasının bir CiA muhbiri olarak çalışmış olduğunu gosterse de, eserlerinin El Kaide' nin kurucuları üzerinde büyük etkisi olan Amerikan karşıtı Mısırlı entelektüel Said Kutb' a yakın bir isimdi ve Kutb'un asılarak idam edilmesine neden olan Mısır hükümetini devirmeye yönelik komploda da adı geçiyordu.
Cenevre'de yaşayan Tarık Ramazan, düşmanlarına göre, iki dil kullanımının en iyi örneğini teşkil etmektedir. Ramazan ise " iki dil" kullandığı iddialarını inkar etmektedir.
Bunun iyi bir örneği, topluluk liderlerinin Fransa'nın gettolarında yaşayan kişilerin özlemlerini tanımlamakta saygı kelimesini kullanmalarıydı. Sosyal yardım uzmanları ve politikacılar için saygı, eşit haklar talebi ifade etmektedir. Gettolarda yaşayanlar içinse intikam, tehdit ve güçle ilişkili bir çağrışımı vardır.
İki dil aslında farklı bir şey ifade etmektedir. İki farklı kitleye iki farklı şey söylemek değildir. İki farklı kitle tarafından farklı biçimlerde anlaşılacak tutarlı bir mesajın vaaz edilmesidir.
Almanya'nın Avrupa'daki Irak savaşı karşıtı koalisyonun kurucusu ve lideri olması onun da terör eylemlerinden nasibini almasını engelleyememişti. Eylül 2007' de Ulm kentinde üç terörist yaklaşık yedi yüz elli kilogram ağırlığındaki hidrojen peroksit yoğunluklu bir bomba patlatmışlardı. O dönemde sadece Baden- Württemberg eyaleti,yüzlerce terör şüphelisini tespit etmişti.
Daha öncede belirttiğimiz gibi, kamuoyu yoklamalarında çıkan sonuçlar, İngiltere'nin Afganistan' ın işgalinde yer almasının terörizmin ülkenin Müslüman nüfusu arasında kayda değer ölçüde sempati kazanmasına yettiğini göstermektedir.
Temmuz 2005' teki Londra metrosunda gerçekleştirilen bombalı intihar saldırılarının gerekçesi olarak siyasi sıkıntıları göstermek çok daha zordur.
Bunun müslüman topraklarındaki gerek Amerikan üsleri gerekse Avrupalı Müslümanların onaylamadıkları Müslüman hükümetler şeklinde gerçekleşen " işgalle" ilgisi var mıdır? ( Öyleys, Müslümanların çok sayıda dindaşlarının yaşadığı Avrupa ülkelerini bombalamak istemeleri oldukça tuhaftır.)
El Kaide ve benzeri örgütlerin dertlerinin jeostratejik mi metafizik mi yoksa sosyolojik mi olduğunu söyleyebilmek de mümkün değildir.
Doğrusu 11 Eylül'den çok uzun süre önce bile Avrupa'yı etkileyen terör eylemlerinin ana kaynağı Arap dünyası olmuştu. Ne var ki Filistinli teröristlerin Münih Olimpiyat' larında on yedi İsrailli sporcuyu öldürdükleri 1972 yazının sonu ile 1994 yılının Noel arifesi arasında arasında bir şeyler değişecekti. O gece Marsilya havaalanındaki Fransız özel kuvvetleri, Air France havayolunun 8969 sefer sayılı uçağını kaçırarak bir çok yolcuyu da öldüren Cezayirli Silahlı İslami Grubu adlı terör örgütünün dört üyesini öldürerek etkisiz hale getirmişti. Teröristler uçakla Eyfel Kulesi' ne dalmayı planlamışlardı.