Hiçbir şey işkence etmiyordu, artık hiçbir şey eziyet etmiyordu, hiçbir şey acı vermiyordu: Yanmış bir ağacın kovuğu gibi bomboş ve kapkara olmalıydı içi de.
Bir şeyler oluyordu, belli belirsiz hissediyordu , orada öylece uzanırken ve heyecanla yaşamını düşünürken bir şeyler oluyordu. Bir şeyler sona ermişti. Neydi o? Kendini dinledi, içini dinledi.
Ve yavaş yavaş yüreğinin çöküntüsü başladı.