İlk kez öğrencim olduklarında fark ettim varlıklarını.Oysa onlar hep bizim mahallemizde yaşıyorlarmış da ben görmüyormuşum.Benim için sadece bir binadan ibaretmiş #çocukesirgemekurumu Küçük yaş grup çocuklar başka bir yere yollanıp okul çağı gelen çocuklar bizim mahalledeki kuruma gelince tanıştım onlarla.Annesi babası olmayan ilk öğrencilerim
AYAZ VURMUŞ GECELERE
Ayaz, ilk ve erkek torun olmasına rağmen bunun ne farkını gördü ne de kendine olumlu bir etkisini. Daha 5 yaşında el kadar bebe bir çocuğu annesi "birazda sen bak, ben çok baktım", zihniyetiyle bıraktı babasının kapısına. Ah Ayaz. Okurken beni paramparça etti bu kitap...
Baba, Ayaz'ı götürdü evine ama evde var üvey anne. İlk etapta saklamaya çalışsa da baba maalesef sonunda gerçekleri söylemek zorunda kalıyor. Üvey anne durur mu! Küçücük bebeden alıyor öfkesini. Yaşanılan işkence ve Ayaz'ın sürekli evden kaçması, sil baştan yaşatıyor herşeyi...
Taaa ki bir gün devlet buna el koyana kadar.
“ Devlet Baba denir ya, yanlış değil de eksiktir o! Devlet, babadır babasıza. Anadır anasıza. Yurttur, yuvadır evsiz barksıza.”
Yine evden kaçtığı bir günde onu bulan polislere kimsesiz olduğunu söyler yetiştirme yurduna yerleştirilir ve Ayaz’ın yeni hayatı başlar.
Ayaz bundan sonra mutlu olabilecek mi?
Kendi ayaklarının üzerinde güçlü durmayı başaracak mı?
Ayaz'ı bundan sonraki hayatında neler bekliyor?
#gerçekbirhayathikayesi olan bu kitabı okurken çoğu yerde düşündüm, bazı yerlerde öfkelenip kızdım, yer yer gurur duydum ve nihayetinde beklediğim bir sondu iki damla gözyaşı, şaşırmadım. Akıcı ve yalın bir kalemin o hassas cümle geçişlerini yaparken göstermiş olduğu dikkat bir okur olarak bana geçti. Çocuk benim bam telim ki bir Çocuk Gelişimci olarak özellikle ebeveyn ve eğitimcilerin bu kitabı vicdan gözüyle okumasını tavsiye ederim
Merhaba arkadaşlar! Bugün size gerçek hayattan alıntı olan #ayazvurmuşgecelere adlı bir eser ile geldim.
Kitabın adından anlaşıldığı üzere Ayaz karakterinin yaşama serüvenine dahil oluyoruz. Henüz küçük yaşta annesinin onu terk edip zalim babasının eline bırakılması ile başlıyor Ayazın hayata karşı direnişi. Öyle çetin sınavlara şahit oluyor ki artık bir yerde film kopsun ve oyuncular sahneyi terk etsin istiyorsunuz. Acımasız bir baba ve yaşantısına olan hıncını kendisinden çıkaran bir üvey anne ile yola çıkmıştı Ayaz ama yol ne kadar çıkmaz sokak olsada tırnaklarıyla kazıya kazıya kendine yeni yollar açmaya devam ediyordu.
Evde gördüğü şiddetten sürekli kaçmaya çalışsa da el mahkûm kürkçü dükkanına geri dönüyordu. Uzun uğraşlar sonucunda evden kaçıp kendisini çocuk esirgeme koridorlarında buldu. Görmediği şefkati ve sevgiyi aradı hep etrafında öyle ya hayat ona biraz olsun güldü dediğiniz anda sevgiyi şefkati aradığı insanlar bir bir gittiler Ayazın hayatından.
Acımasızlığı, ihaneti, yarı yolda kalmayı, direnmeyi, yeniden ayağa kalkmayı ve doğru durmayı gördük kitapta Ayaz ile beraber. Her adımında onunda takıldık dikenli insanların taşlarına. Ayaz çocukluktan başlamıştı bu hayat sınavına ve karşısına çıkacak olan çıkan her badireyi sükunet ile atlattı.
Neler çıktı karşısına, kimler destek, kimler köstek oldu, nerelerden geçti kimi sevdi kimden kaçtı? Ve en zorlusu sonunda aradığı şefkati ve sevgiyi bulabildi mi? Eseri okuyarak cevaplara ulaşabilirsiniz. Yazarın kalemi daim olsun