Aydede 1949 - 3

Refik Halid Karay

Aydede 1949 - 3 Posts

You can find Aydede 1949 - 3 books, Aydede 1949 - 3 quotes and quotes, Aydede 1949 - 3 authors, Aydede 1949 - 3 reviews and reviews on 1000Kitap.
Bir milletin ekmeğine bak, terakkisini anla.
Sayfa 454Kitabı okudu
Lastik ve çimento, yeni medeniyetin özü kauçuk ve betondur; bunlara benzin ve aleminyomu da ekleyiniz XX. asır kuruldu demektir. Artık elinize ne alırsanız, hangi âlete bakarsanız bir yerinde, muhakkak bir parçacık olsun kauçuk bulursunuz. En akla gelmez şeyler kauçuktandır: Yapma dış damakları, süngerler, diş fırçaları, hattâ bealit adı altından kap kaçak, elektrik levazımı, neler de neler! Yine hangi tarafa göz atsanız betonla karşılaşırsınız, betondan gemilere kadar. Şu noktayı da unutmayınız: Benzin dahi bulunsa şayet kauçukla beton icat edilmeseydi insanlık âlemi İkinci Cihan Harbi diye amansız bir felaketle karşılaşmaz, karşılaşsa da bu derece zarar görmezdi. Betonsuz istihkam kauçuksuz uçak olamazdı. Kauçuk, eski Yunan Nasreddin hocası Ezob'un anlattığı dil gibidir, ne faydasına ne zararına had çizilebilir.
Sayfa 442Kitabı okudu
Reklam
Garplılık züppesi ona derler ki sevdiği puf böreğini yer veya tarhana çorbasını içerken bunların Frenkçe bir adı olup da söyliyemediğine ve Frenkçe adı olmıyan bir yemeği sevdiğine pek üzülür.
Sayfa 396Kitabı okudu
Gül, öyle bir isim ve mevki yapmıştır ki, âdeta çiçeklerin padişahı veya cumhur reisi imiş gibi gayri mesuldür. Hakkında bir şey söylemek kanunen memnudur; tenkit edilemez. Hayvanların kralı arslan, çiçeklerinki gül, yemişlerinki de üzümdür. Ben üçünü de o mevkilere pek lâyık bulmam. Cambazhanede çemberlerin arasından atlayıp kamçı korkusiyle her denileni yapan hayvana hiçbir emir dinlemiyen, insan terbiyesine boyun eğmiyen kaplanı, hattâ kediyi tercih ederim. Üzüm ise tanelerden mürekkep bir salkım oluşuna göre kraldan ziyade millet meclisini temsil etse yeridir. Gülün kusuru çeşitlerinin çokluğundan ileri gelir. Hayvanlardan köpek, çiçeklerden gül kadar çeşidi bol ne vardır? Küçücük bir finodan Danimarka köpeğine kadar nasıl köpek hem boy bos, hem surat ve tüy itibariyle değişiklik gösterir, âdeta bazı nevileri köpeğe benzemezse gül de öyledir; gül demeniz için bin şahide muhtaçtır.
Sayfa 383Kitabı okudu
Maçların son senelerde bu kadar kalabalığı çekmesinin bir sebebi de vatandaşın dilediği gibi bağırmasına stadyumun müsait bir yer oluşu muydu acaba? Her hafta artan pahalılığı sükûnet ve tevekkülle karşılayan bir İstanbullu, her şeyden evvel bağırmak, haykırmak ihtiyacındadır. Caddede bunu yapsa adama deli derler. Halbuki stadyumda istediği kadar "Yuh!..." çekebilir, bağırabilir. Böylelikle gergin âsâbı yorulur, ruhu sükûnet bulur. Bu deşarj, psikolojik bir şifa yerine geçer. Binaenaleyh stadyum müdavimlerine maç hastası değil, stadyuma bir nevi sinir tedavi demek belki daha doğru olur.
Sayfa 359Kitabı okudu
Bitaraflığın, taraftarlıktan güç olduğunu iyice anladım. Neden güç? Şunun için ki, insan bitaraf olunca hislerinden ziyade idrâk ve muhakeme kabiliyeti kullanıyor. Kullanınca da Nasrettin Hoca'nın kadılığındaki gibi hem davacıya, hem dava edene, hem de dava dışında kalanları haklı göreceği geliyor. Bitaraf olmıyan hisleriyle düşünüp ihtiraslariyle hareket edeceği için bambaşka bir ruh haleti içindedir. Yani partici ne iktidara, ne muhalefete hak vermeğe yanaşır. Meselâ hükümetçi, muhalifi ne yaparsa taşkın, ölçüsüz hattâ bazan da vatan menfaatlerine aykırı bulmak meylindedir. Muhalif de hükümetin her hareketini hatalı, hatta bazılarını memlekete zararlı telâkki etmeğe hazırdır. Bütün muhakeme ve görüş, bu zaviyeden çalışır. Aralarında birbirlerine hak vermek hemen hemen imkânsızdır. Böyle olunca da politika hırs ve ateşi ile karşılıklı tutuşup atışırken bir bitarafın sessiz ve şuurlu üzüntüsünü duymazlar; nöbet devrindeki hastalar gibidirler. Muhakeme ve idrâk kabiliyetleri az da olsa bozuk, hisleri ise donuktur. O hali sezen, mâzur gören ve iki tarafa da meram anlatamıyacağını bilip üzülen adama bitaraf denir. Ve işte bitaraflık bu sebeplerden dolayı yorucu, zahmetli ve üstelik verimsizdir de... Bitarafi ne iktidar sever, ne muhalefet beğenir. "Ne kokar, ne bulaşır," derler ve kendileri kokmakta, bulaşmakta devam ederler!
Sayfa 341Kitabı okudu
Reklam
15 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.