Yeniden merhaba
Biraz gecikmeyle yine huzurlarınızdayız. Bahane bul-
muyoruz, geciktik. Bahane bulmak, sorumluluktan kaçın-
maktan başka nedir ki…
Tarih boyunca hep bahane buldu insan. Toplu kıyım-
ların bile bir mazereti olmadı mı? Mazeretler sayesinde ancak
gerçeği çarpıtma, gerçeğin üstünü örtme imkanı yakalanabili-
yor.
Kur’an-ı Kerim, gerçeğin üstünü örtüp gerçeği karan-
lığa hapsedenleri “kafir” olarak tanımlıyor. (Tohumları top-
rağın altına gizlemesi sebebiyle çiftçi için kullanıldığını da
parantez içi bilgi olarak kayda geçirmiş olalım.) Allah’ın
varlığı o kadar belirgin bir hakikattir ki, bu bilginin üstünü
örtmek, bu bilgiyi inkar etmek anlamında -ism-i fail kipinde-
terim olarak kullanılagelmiştir.
Bunun tam karşısında “sanat” sözcüğü konumlan-
mıştır desek hakikatin üstünü örtmüş olmayız herhalde. En
büyük, biricik yaratan olduğundan dolayı Allah için de -ulema
tarafından- yine ismi fail kipinde kullanılmaktadır.
İşte bu kavram, küfre karşı savaşan Müslüman en-
telektüelin hareket noktasıdır. Hakikati örtmek yerine, haki-
kati yazın ile daha etkin bir şekilde göz önüne sermek beşeri
üretim bağlamında en büyük sanatkarlıktır. Zaten açık seçik
olan bir şeyin daha açık hale getirilmesinin zorluğunu yalnız-
ca onlar bilir. Yazmanın verdiği zevk de bu zorluğun üstesin-
den gelebilmenin verdiği zevk olmalı. Şöyle buyurulmuştur:
Her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır.
32 sayıdır bu ideal için istikrarlı olarak yazıyor, bir
araya geliyor, yayımlıyor, mevziimizi korumaya çalışıyor ve
zorlukları kolaylaştırmaya çabalıyoruz.
Başta insan olmak üzere her şeyin değersizleştirilme-
sine, metalaştırılmasına, makineleştirilmesine karşı çıkıyoruz.
Çünkü “İnsan Bir Makine” değildir. İnsanın makine olduğu
fikri kapitalist modernleşmenin propagandasıdır.
İnsan biriciktir
İnsan, Allah’ın en büyük sanatıdır.
Yaşasın insan.
Sıddık Ertaş