Azgelişmişlik Üstünlüktür

Lütfi Bergen

Azgelişmişlik Üstünlüktür Posts

You can find Azgelişmişlik Üstünlüktür books, Azgelişmişlik Üstünlüktür quotes and quotes, Azgelişmişlik Üstünlüktür authors, Azgelişmişlik Üstünlüktür reviews and reviews on 1000Kitap.
Adaletin varoluşunun temeli devlet, sınıf, üretim biçimi, bilim, refah olamaz. Hatta insan bile olamaz. Nasıl ki insandan bağımsız, üstte, insanın her halükârda tabi olması gereken bir ahlâk fikri vardır, adalet de vardır ve böyledir. Sağır, kör, dış âlemden doğuştan habersiz bir insan nasıl ahlâktan bigane kalamayacaksa ve ahlâklı olmanın temeli onun için eğitim, duyu organlarının tamlığı, sosyal çevre vs. değilse adalet de bu tür bir temele yaslanmadan vardır (çünkü, sağır, kör olmak insanı nefs sahibi olmaktan vareste kılmaz. Allah nefse fücurunu ve takvasını ilham etmiştir, bkz:Kur'an, Şems/8).
Sayfa 150 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Ezilen yığınların çıkarlarını savunacak bir aygıta yaslanımak geçmiştekilerin yanılgılarıydı. Lenin, işçilerin ve köylülerin çözülmez birliğine dayalı Sovyet Devleti'ni böyle bir aygıt olarak sunuyordu. Troçki, sosyalizmin Rusya'da kurulacağı inancını çoktan tüketmişti. O'nun aygıtı, proleter bir devrimin dünya devrimi oluşturabilmesi için "kışkırtılması"; yani uluslararası alanda sosyalist bir devrim gerçekleşinceye kadar proleteryanın köylülükten ayrılması, militerleştirilmesi, içerde iç savaşlarla, dışarda da devrimci savaşlar vasıtasıyla ulusların tamamına yakın kısmının proleterleştirilmesini hedef alan proleter diktası idi.
Sayfa 150 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Reklam
Osman, Ebu Bekir, Mu'sab b. Umeyr, Hatice (r.a. cümlesine) ticari varlıklarını çok kısa zamanda yitirmişlerdi. Bu durum dinin yeryüzünün zenginliklerine sahip olmak amacını hiçbir zaman taşımadığını, gönderildiği toplumun iktisadi yapısını başkaları adına işletecek bir yönelişe girmediğini göstermektedir.
Sayfa 144 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Sanıldığının tersine yeryüzünde halife olmanın ve yeryüzünü imarla mükellef kılınmanın tabii neticesi bir kısım insanların daha iyi şartlarda hayatlarını devam ettirmeleri değildi. Peygamberlerin, gönderildikleri kavmlerin teknik kabiliyetlerini geliştirmek, iktisadi yapılarını davetleri adına kullanmak gibi edimlerine rastlanmaz.
Sayfa 144 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Kâr peşinde koşmaya ideolojik yönden direnç, İslâm ülkelerinde Hıristiyan Batıdakinden daha azdır. Ortaçağ Hıristiyan ilahiyatçılara göre, gerekli olandan daha fazla servet peşinde koşmak günah iken; Müslüman ilahiyatçılara göre, serveti iyi ve yerinde kullanmak, akıllıca sarfetmek, cömertçe dağıtmak gerekir.
Sayfa 142 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
.. Bu anlamda bir kuşun avladığı böceği yuvaya taşıması zikir, tesbih, din, çalışma ve hayattır. Mahlukat âleminde de tıpkı bunun gibi hayatın kendisi din ve çalışmadır. Herkes kendisine verilen mesuliyetin gereklerine uygun şekilde çalışarak tesbih eder, teslim olur; bu amaca dayalı olarak hayat bulur.
Sayfa 131 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Reklam
Birey, çalışmanın dışında eylemlerle kendini dindar kılamaz. Yani, yeryüzünün imarına yönelmemiş, Allah'ın mahlukatının rızklarını sahiplerine ulaştırmaya teksif olmamış insanların bireysel yahut toplumsal olarak "dinî kurtuluş"larını sağlamak adına İslam'ın menasiklerini yerine getirmeye yönelik "kapanışları" dindarlık sayılamaz. Bilakis bunlar dindışı olanı simgeler. Bu anlamda çalışma, dini varoluşun, ibadetin, hayatın kendisidir.
Sayfa 130 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
... Nitekim önceki kültürümüzde dilencilik, mahalleli için utanılacak bir ayıp iken modern yaşam tarzı 'dilencilik benzeri' bir yığın yaşama uğraşını meşru kılmış görünmektedir: Çöp toplayıcılık, dolmuş ve ticari oto değnekçiliği, yol kenarı otopark denetçiliği, her türlü beyanname doldurucuları, kavşaklarda otomobil camı temizleyiciler, teraziciler (kilo tartanlar) vb. Ayrıca 'meslekî kaygı gütmeden sokaklarda yaşayan evsizler (homeless) de modern toplumun ürünü bir marjinalliktir.
Sayfa 128 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
İslâm mimarisinde merkeze oturan mescide yaslanan evler ve ev mahremiyetleri "işin", içtimaî hayatın âleti olarak tanımlanmasını gerektiriyordu. Kapitalizm gelişirken, işyerlerini mahalle aralarına taşıyarak toplumu dağıtmış, tüketimi kitleselleştirmişti. Sanayi ötesi toplumda artık "işin" evi işgal etmek üzere dayatmalarla geldiğini görüyoruz. Elektronik ev ile beraber "ev" tükenmiş ve insanların hepsi "dışarıda" yani işliklerde yaşamak zorunda bırakılmış olacaktır. Elektronik ev, kapitalizmin insan tektipleştirme arayışının bir izleğidir.
Sayfa 127 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Sanayi toplumu tasarımı gelişmiş ülkelerde sorgulanmaktadır. Buna karşın azgelişmiş toplumların aydınlarının sanayileşme üzerine çekince geliştirdikleri pek söylenemez.
Sayfa 126 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Reklam
Kafka'nın 'Değişim' adlı uzun hikâyesinde memur emeğin yabancılaşmasını izlerken karşılaştığımız hayvan böcekti. Aynı zamanda böcekleşme bireysel yabancılaşmanın anlatımıdır.
Sayfa 124 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Sanayi teknolojileri hakkında modern toplum eleştirmenleri birçok şikâyet dile getirmiştir, işçinin makinanın bir parçası konumuna düştüğü, yaptığı işin (üretimin) bütününü kavrayamadığı belirtilmiştir. Yabancılaşma kuramları, Taylorcu yahut Fordist üretim bantları içinde üretimin belirleyeni halinde değil, bant sisteminin mekanik uzantısı şeklinde tecessüm edebilen proleter zavallılığı vurgulamışlardır, işçi üretim tekniği nedeniyle ürettiği mala (ki bu teknoloji ile işçi kendi istek ve kararı olmadan dikiş makinası da üretebilir, silah da) yabancılaşmıştır. Bu yabancılaşma iki düzeyde ortaya çıkar. Üretim tekniği içinde işçinin kendini eşya gibi hissetmesi yabancılaşmanın ilk düzeyidir. Bu düzeyde işçi bir nesneyi üreterek para kazanır, bu bir güçtür. Kendini makinanın parçası olarak (eşya) 'bulması' zihnin kendini kendi dışında duyması ya da kendini kendinden başka bir şey olarak algılamasıdır. Yabancılaşmanın ikinci düzeyi, kendinden yabancılaşan bireyin emeğinden de yabancılaşması durumuna düşmesiyle belirir. Bu kez işçi ürettiği nesneyi başkasına kaptırarak o nesnenin karşısına güç olarak çıkışı ile yoksullaşmaya yani köleleşmeye uğrar. Ürettikçe sermayenin gücünün arttığını gören işçi giderek şeylikten köleleşmeye uzanan başkalaşma tavrı geliştirir. Yabancılaşmış yani bozulmuş kişi, ancak hayvanî isteklerini gidererek ve çalışmayarak rahata erer.
Sayfa 124 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Şehir planlarının batılı teknolojilerin sakıncaları bulunabileceğine ihtimal verilmeden tatbiki neticesi Türkiye'de kentleşme, önce çok katlı apartman teknolojilerini iktibas eden ve eski şehir dokusunu iptal edecek siyaseti yürüten idareciler eliyle hayat buldu.
Sayfa 121 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Sahih hadisler arasında olmamakla beraber Osmanlı tıp yazmalarında nakledilmiş bir hadise göre: "Resûl-i Ekrem buyurmuştur: 'Bir vilayette tabib-i hazık olmazsa orada sakin olmak haramdır. Zira beden sağ olmayınca din sahih olmaz.". Evliya Çelebi'nin de bu hadisi naklettiği söylenmiştir. (Nil Akdeniz, Osmanlılarda Hekim ve Hekimlik Ahlâkı, 1977, tez).
Sayfa 120 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
Hekimlikten de bahsedelim: Osmanlı'da hekim hastaya gider, fakir hastayı tedaviden imtina edemezdi. Fakir insanların hekimlik yapması doğru görülmezdi. Bu onların hastalıkla değil maişetle uğraşmaya kapılmaları tehlikesindendi. Hekim hastasını ziyaret etmek hastalığın seyri hakkında bilgi edinmek hususunda titiz davranırdı. Hekimlik, Allah'ın hikmet verdiği kimse şeklinde kabul edilir, saygı duyulurdu.
Sayfa 119 - Ayışığı Kitapları - KİTABEVİ (1.Baskı)
154 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.