Bağlanma, Evlilik ve Aile Psikolojisi

Tarık Solmuş

Bağlanma, Evlilik ve Aile Psikolojisi Posts

You can find Bağlanma, Evlilik ve Aile Psikolojisi books, Bağlanma, Evlilik ve Aile Psikolojisi quotes and quotes, Bağlanma, Evlilik ve Aile Psikolojisi authors, Bağlanma, Evlilik ve Aile Psikolojisi reviews and reviews on 1000Kitap.
Yalan söylediğin için senden nefret ediyorum Ve denemediğin için Bana arkanı döndün Ama belki görmedin O zamanlar sana ihtiyacım vardı Ama şu an ihtiyacım yok Bunu başarabilirim Nasıl yapacağımı bilmesem bile Sanırım ne diyeceğimi bilmiyorum Neden dönüp gittiğimi bilmiyorum Ama sanırım sen nedenini biliyorsun Kalamam Bugünden başlayarak artık kendi başımayım (Anabelle, 16 yaşında, M assachusetts Eyalet Hapisanesi) Anabelle henüz bir bebekken, annesi ileride kızının bu öfke dolu satırları kendisi için yazacağını herhalde tahmin bile edemezdi. Ama Anabelle doğumundan 16 yıl sonra, kendisi gibiler için yapılmış bir tutukevinde otururken, belki pencereden dışarıya bakarken belki de yatağında annesini düşünürken bu satırları yazmış ve annesine duyduğu ihtiyacı, ona ihtiyacı olmadığını söyleyerek bastırmaya çalışmıştır.
Reklam
Sonuç olarak, bağlanma kuramına göre, anneyle çocuk arasında kurulamayan sağlıklı ve güvenilir bağlanma ilişkisi, bireyin kendisine ve başkalarına yönelik algılarına da yansıyarak, kişilerarası ilişkilerde düşmanlık, güvensizlik, kindarlık ve kuşku yaşanmasına yol açar. Yaşamın ilk yıllarında karşı karşıya kalınan, içselleştirilen, yıkıcı ve zayıf nitelikteki anne-bebek ilişkisinin daha sonraki dönemlerde ortaya çıkan saldırganlığı ve şiddeti hem doğurduğu hem beslediği hem de şekillendirdiği söylenebilir.
Sayfa 409
Değersizlik ve reddedilme duygusunun çok yoğun olarak yaşandığı kaygılı / kararsız bağlanma stiline sahip bireyler ise, kendilerini değersiz/sevilmeye layık olmayan ve başkalarını da sevilmeye değer, olumlu, “iyi insan” şeklinde algılarlar. Bu kişilerin ilişkilerinde birbirine zıt duyguların savaşı hâkimdir. Temel bağlanma figürleri olan anneleriyle kurdukları ilk ilişkilerinden itibaren ikircikli, gel-gitli duygulanımların esareti altındadırlar ve kendileri için önemli olan insanlarla kurdukları ilişkilerde hep kendilerini kabul ettirme çabasındadırlar.
Bu “kendine duyulan saygının yüksek olması” hali gerçek değil; tamamen savunmaya yöneliktir, olası terk edilmelerin ve reddedilmelerin yarattığı acıya, ızdıraba karşı bir savunma mekanizmasıdır aslında. Kayıtsız kaçınan bireylerin bağlanma ilişkilerinde; değersizlik, kayıtsızlık, önemsizlik ya da ilgisizlik ön planda olup, kişilerarası ilişkilerinde reddedilmenin yaratabileceği hayal kırıklığına uğram am ak için, başkaları ile yakın ilişki kurmaktan kaçınma ve böylelikle özerkliği koruma ve devam ettirme çabası söz konusudur.
kayıtsız kaçınanların kendilerine yönelik “olumlu” duygularının aslında gerçeği değil; bir kurgulamayı yansıttığı vurgulanmalıdır. Yani bu kişilerin kendileri duydukları saygı aslında okadar da yüksek değildir; bu insanlar kendilerini toplum da sanki kendilerine çok saygı duyuyormuşçasına “sunarlar”. “Karizmatik” ya da “delikanlı” diye nitelendirilen insanların kayıtsız kaçınan olma ihtimallerinin yüksek olduğu söylenebilir.
Reklam
Yapılan pek çok araştırma, güvensiz bağlananların etraflarındaki insanları düşman olarak algılama eğiliminde olduklarını ve bunun sonucunda da kışkırtıldıklarında sert tepkiler gösterdiklerini ve şiddet içeren davranışlar sergilediklerini ortaya koymuştur.
Yaşamının ilk yıllarında sürekli olarak olumsuz ve/veya reddedici türde yaşantıları deneyimleyen bireyler, yaşamının ileriki dönemlerinde, olumsuz duygularına daha fazla odaklanırlar. Bu nedenle istenen düzeyde olumlu duygu kontrolü geliştirmekle zorlanırlar ve dolayısıyla yakın ilişkilerinde daha çok çatışma ve daha fazla saldırganca davranışlarda bulunma eğilimi gösterirler.
Güvensiz bağlanan bireyler gerek içsel, gerekse kişilerarası ilişkilerinde öfke, kızgınlık, güvensizlik, kaygı ve memnuniyetsizlik duyguları içinde sıkışıp kalırlar.
İsteklerin ertelenmesi, görmezden gelinmesi, arzulara karşı kayıtsız kalınması ya da tüm istek, arzu ve ihtiyaçlara uygun ve zamanında yanıtlar verilememesi çocukta öfke, kaygı ve özellikle de güvensizlik duygusunun çok yoğun olarak yaşanmasına yol açar. Bu ilişki kipi içinde büyüyen çocuk, bakım veren kişiyi duygusal olarak ulaşılamayan, reddedici, ya da varlık-yokluk, sevme-sevmeme, güvenli güvensiz paradoksu içinde algılama eğilimine girer. Sonuçta da, bu ilişki modeli, yaşamında karşılaşacağı diğer ilişkilerin niteliğinin temel belirleyicisi durumuna dönüşür.
86 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.