Baharat Ülkesi'nin Hazin Tarihi
Erendiz AtasüBaharat Ülkesi'nin Hazin Tarihi Gönderileri
Baharat Ülkesi'nin Hazin Tarihi kitaplarını, Baharat Ülkesi'nin Hazin Tarihi sözleri ve alıntılarını, Baharat Ülkesi'nin Hazin Tarihi yazarlarını, Baharat Ülkesi'nin Hazin Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Aşk yekpare bir duygu değildir ki... Yüz gram aşkta kaç gram kardeşlik, kaç gram kösnü olduğunu kim bilsin? Sevginin çeşitlemeleri ne zaman birbirine dönüşür, çözebilen var mı?
Sayfa 121 - Can
Bütün haklı mücadeleler, insanı makine durumundan çıkartıp gerçekten insan olmaya yaklaştırmak içindir.
Sayfa 185 - Can
Hiç kimse olmak o kadar dinlendiriciydi ki...
Sayfa 231 - Can
Uçmak, çocukluğun çatlamayan kabuğunda kilitli kalmış günlerinden beri ruhunun tek büyük ihtiyacı... Uçmak...
Sayfa 240 - Can
Ah, gençliğin yaşama tutkusu, acı görmeden, acı çekmeden yaşanmayacağına dair, en içten ve en derin yaşantının ıstırapla yorulduğuna dair o söze dökülmeyen, tanımı zor sezgisi genç insanın... Deneyimle gelen uslamlamalarla, tevillerle henüz bozulmamış o sezgi... Istırapla tutulan güreşten güçlenmiş çıkılacağına dair o körpe iyimserlik...
Sayfa 78 - Can Yayınları
Şiddet, aklın dizginlerini her an kopartabilecek yabanıl bir attı. Şefkatle dizginlenmesi gerekiyordu. Gençler yüreği iyi niyetlerle, arı ülkülerle, cesaret ve öfkeyle dopdolu gençler nasıl da farkına bile varamadan birer zulüm uygulayıcına dönüşebilirlerdi.
Sayfa 68 - Can Yayınları
Kendini ifade edememek, anlaşılamamak, haklı olduğunu bilenler için baldıran zehridir; içmelere doyamıyorlardı.
Sayfa 54 - Can Yayınları
Çatlakların altında hep aynı kök sebep gizliydi: Zerreye dönüşmeyi kabul edememek. Ama...insan bu kaçınılmazlığı ancak doya doya yaşadıktan sonra içselleştirebiliyordu. Gerçek dayanışmalar, bu kabullenişten sonra kurulabilirdi. O zaman ise vakit geçmiş oluyordu.
Sayfa 50 - Can Yayınları
Bedensel faaliyetleri ve gündeliği hedefleyen zekâları sadece anda yoğunlaşırken özlemlere dolanan hayal gücü, geçmiş masallarından yola çıkıp "şimdi"nin üstünden atlayarak belirsiz uzak geleceği masalsı bir belirginlikle biçimlendirmeye uğraşırdı. Böylece aslında yitirilen, kazanıldığı sanılan "an"dı, şimdi idi.
Sayfa 17 - Can Yayınları