Kendi değer ölçülerini henüz tesbit edemeyen kimseler, hep etrafın takdir ve tenkidine göre durum değiştirir, hareket tarzı benimserler. Bu ise bir şahsiyet zaafı, bir ölçü kifayetsizliği belirtisidir.
Aziz dost!
Kulun başına gelen bütün hâdiseler, saadet olsun, sefahet olsun, nimet olsun, hikmet olsun... Hepsi, kulun kendi isteğiyle, özel arzusuyladır. Kendi hali davetiye çıkarmış, kendi tavrı liyakat ilân etmiştir.
Akâit imamlarından Sa'deddin-i Teftâzânî, insanın imanı nasıl elde ettiğini anlatırken şu dikkatli tarifi yapar:
《İman, kulun kendi cüz'i iradesini sarfettikten sonra, Allah'ın onun kalbine ihsan ettiği bir nurdur.》