Oldest Balkon Quotes

You can find Oldest Balkon quotes, oldest Balkon book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
İRMA: Gözlerin kahverengi senin! CARMEN: Maviydi o gün. Gökten inmiş bir Meryem Ana’ydım onun için, etiyle kemiğiyle karşısındaydım, önümde bir İspanyol olsa dua etmeye başlardı o an. Sevdiği renkle özdeşleştirerek beni yüceltiyordu ve beni alıp da yatağa götürdüğünde...
İRMA: Siz fahişeler için durum farklı. Her devrimde ulusal marşımızı söyleyerek kutsanan ve günahlarından arınan bir fahişe vardır. Sen mİ olacaksın yoksa o? ötekiler de azizeler gibi, can çekişenlere su götürür. Sonra... sîzleri karı olarak alırlar. Hoşuna giderdi değil mi, evlenmek? CARMEN: Turuncu çiçekler, tüller...
Reklam
İRMA: Sana rakamları öğretirim! Birlikte bunları, o güzelim rakamları güzel güzel yazarak geçiririz gecelerimizi.
Silahlar patlayınca her şey güçleşiyor. Önce taraflar belirginleşiyor, seçim yapabiliyor insan. Barış içindeyken bulanık gözüküyor ortam. İnsan kime ihanet ediyor anlayamıyor büsbütün. Hatta ihanet ettiğinin bilincinde bile olmuyor.
CARMEN: Katiyen. Kerhanede çalışmak dünyayı yadsımaktır. Buradayım, burada yaşıyorum. Gerçekliğim, aynalarınız, emirleriniz ve tutkularınızda.
ROGER: Beni seviyor musun? CHANTAL: Seni seviyorum, çünkü tatlısın ve sevecensin, sen ki erkeklerin en serti ve acımasızısın. Tatlılığın ve sevecenliğin seni bir tül parçası kadar hafif, bir kar tanesi kadar ince, arzularımız kadar ele avuca sığmaz bir kimliğe sokuyor. Güçlü adalelerin, kolların, kalçaların, ellerin günün geceye geçişi kadar gerçek dışı. Beni sarıyorsun, ben de seni içime alıyorum. ROGER: Seni seviyorum, çünkü sert ve acımasızsın. Sen ki kadınların en tatlısı ve en sevecenisin. Tatlılığın ve sevecenliğin seni bir kaya kadar sert, vahşi bir hayvan kadar acımasız, bir buz kütlesi kadar kaskatı bir kimliğe sokuyor. Göğüslerin, tenin, saçın zamanın kesinliğinden daha bir gerçeklik taşıyor. Beni sarıyorsun, ben de seni içime alıyorum.
Sayfa 72
Reklam
CHANTAL: Dinlemeyin şu sarhoşu. (Roger’ye.) Onların tek bildiği dövüşmek, seninse beni sevmek. Oynamayı öğrendiğiniz roller bu. Ben farklıyım. Kerhanenin en azından yararı dokundu bana, çünkü sahtekârlık yapmayı ve oynamayı öğretti bana. O kadar çok kişiyi canlandırdım ki bütün roller ezberimde artık. Çok rol arkadaşım oldu.
Sayfa 73
ELÇİ: Yeryüzünde güzelden yana ne varsa, maskelere borçlusunuz bunu.
Sayfa 81
BİRİNCİ FOTOĞRAFÇI: Mesleğimizi icra etmekten mutluluk duyarız. (Başpiskopos’a.) Dua pozunuzu alın, madem ki böyle bir dindar kişi imgesi altında dünyayı gözyaşlarına boğmak gerekiyor. BAŞPİSKOPOS, kımıldamaz; Derin bir tefekküre dalayım. BİRİNCİ FOTOĞRAFÇI: Derin mi dediniz? Hadi dalın o derinliklere. BAŞPİSKOPOS, tedirginleşir: Ama nasıl? BİRİNCİ FOTOĞRAFÇI, güleç: Dua etmesini bilmiyor musunuz yoksa? Hadi hem Tanrı’ya hem de objektife bakın. Ellerinizi birleştirin. Başınızı kaldırın. Gözlerinizi indirin. Klasik pozumuz, işte bu. Düzene dönüş, klasisizme dönüş.
Sayfa 89
ELÇİ: Önemli olan okumalar, yansıyan görüntü. Tarih utku dolu bir sayfa yazılıp, sonra da okunsun diye yaşandı.
Sayfa 94
328 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.