Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Başka Bir Ülkede

David J. Constantine

Başka Bir Ülkede Gönderileri

Başka Bir Ülkede kitaplarını, Başka Bir Ülkede sözleri ve alıntılarını, Başka Bir Ülkede yazarlarını, Başka Bir Ülkede yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
212 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Constantine Öykü Türünün Yaşayan Ustalarından...
Başka Bir Ülkede, Midland Otelinde Çay'dan önce Türkçe'de yayımlanmış Constantine'in ilk öykü kitabı. Midland Otelinde Çay'ı daha önce okudum ama öykülerin tümüne nüfuz ettiğimi, hepsini severek okuduğumu söyleyemeyeceğim. Başka Bir Ülkede adlı öykü kitabı da öyle. On dört öyküden oluşan kitabın ilk üç öyküsüne bayıldığımı, sonraki dört öyküyü sevdiğimi son altı öyküyü ise metazori okuduğumu söylemeliyim. Constantine şair olsa da galiba öykü türünün yaşayan en önemli temsilcilerinden biri. Sevmediğim öykülerin çok detaylı olduğunu, şöyle oldu, böyle oldu şeklinde edimlerin sıralanarak ilerlediğini ve bu durumun da dikkatimi dağıtarak içine girmemi engellendiğini belirtmeliyim. İlk üç öykünün ise türünün en iyi örneklerinden olduğunu söylemeliyim. Konuşma esnasında ruhunun bedenini terk ettiğini fark eden adamı anlatan Kayıp, bir ay ile kadının neredeyse nefrete varan ilişkisinin aniden değişerek bambaşka biçim aldığı Gerekli Güç ve kitaba adını veren ve eski sevgilisinin kızının peşine düşen bir adamın hikayesi çok başarılıydı. Hepsi Videoda, Haliç, Kırmızı Balon, Bir Paris Hikâyesi ve Ölüm Sonrası Hayat da güzel zevkle okuduğum öykülerdi. David Constantine'in öyküleri bir çırpıda okunup geçilecek öyküler değil. Üzerine düşünülmesi gereken, tekrar tekrar okunması gereken öyküler. Umarım sonra yine döner okurum. Tavsiye ederim.
Başka Bir Ülkede
Başka Bir ÜlkedeDavid J. Constantine · Metis Yayınları · 200633 okunma
Çok uzaklarda yay gibi, dizilmiş, güneşli dağlar vardı, gece gündüz, yıl be yıl aşınan, kendi varlıklarını akarsulara akıtan dağlar. Fakat gönlünde yatan denize ulaşmaktı, hiç aralıksız kırılan alçacık ak dalgalara, ak kumlardan bile ak, süt gibi, kar gibi ak dalgalara.
Reklam
“ Yüzümü denize dönersem” diye düşündü, “her şeyi ardımda bırakırım. Işık içimi ışıtır, yeni bir şeyin başlangıcındayım.”
“ Darmadağın oluyorum” dedi yüksek sesle, bunun üzüntüye mi yoksa rahatlamaya mı yol açtığını ise bilemedi.
Hüzünden ölür mü, öylesine bir hüzünlenme ki sonunda başka bir hal için hiçbir ümit ışığı görmeyen ufacık ruh, bitip tükenir ve çıkıp gider.
Gözlerimizin ardında yahut kalbimizin oralarda ya da artık her neredeyse orada bulunan şey, yani kabuğumuz olmayan her neyse o, kabuğumuz bitince biter ama geçen zaman içinde hiç ihtiyarlamaz değil mi?
Reklam
Malum, ölümle birlikte beden bir miktar hafifler: Bütün vakalarda hep yirmi bir gram. İşte deriz, insan ruhunun ağırlığı bu olmalı
Yüzümü denize dönersem," diye düşündü,"herşeyi ardımda bırakırım". Gelgelelim herşeyin sırtına bindiği, kadavralarını kaldırıp iki yakasını denize attıktan sonra doğruca denize, unutuluşa dalan nehirde hiç durmadan biriken yüzlerce akarsu gibi, gelip devamlı sırtına yığıldığı da bir gerçekti.”
Ama önemli olan uzun yaşamak değildi, bir adamın hayatını anlamlandıran amaçları ve yaptığı işlerdi.”
“Çalışıyor, cevabını bulmak zorunda olduğu şeylere akıl erdirebilmek için çevresini canlı bir ilgiyle izliyordu.”
28 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.