"1970'lerin ortalarına doğru cinsiyet ve toplumsal cinsiyet arasındaki ikililik sorunu aşılmaya başlayarak feminist teori içinde biyolojik cinsiyetin iktidarla ilişkisi tartışmaya açıldı. Aynı dönem Türkçeye kazandırılan Simone de Beauvoir, Kate Millet ve Shulamit Firestone'nun kitapları, Türkiye'de toplumsal cinsiyete dair ilk çalışmaların başlamasında etkili oldu."
"Ulus-devletleşme sürecinde, milliyetçi ve militarist söylemde kadın ulusun ruhunu simgeler, bir fedakârlık
abidesi ve annedir; güçlü, namuslu, onurlu ve yeri geldiğinde erkek
gibidir."
"Osmanlı eşcinsel edebiyatının en verimli yazarı Enderunlu Fazıl, Zenânnâme'de kadınları milliyetlerine göre nitelendirip, onları birbirinden ayıran cinsel özelliklerine dair malumatfuruşluk yaparken İstanbul kadınlarını dörde ayırmıştır: Namazında abdestinde olanlar, hafif işveliler, fahişeler, lezbiyenler..."
"Bedenin bire
bir cinsellikle, cinselliğin ise üremeyle, dolayısıyla da karşıt cinsten
iki insanın birleşmesiyle tanımlandığı, cinselliği gözetleyen ve denetleyen kurumsal geleneksel söylemlerin tartışmaya açılmasıyla
da bedenlerin ve cinselliklerin durağan değil, tam tersine akışkan,
değişken ve performatif olduğu tartışılır oldu."
"Birkaç yıl önce doktora tez konusu olarak edebiyatta arzu ve cinsellik temasını işleyen bir öğrenciyi tez jürisindeki bir akademisyen
'edebiyata' tecavüz etmekle suçlayıp yıllardır emek verdiği çalışmasını 'hemen şimdi' doğruca çöpe atması gerektiğini söylemişti.
Tıpkı bunun gibi, Bilgi Üniversitesi'nde bitirme ödevi olarak bir
pornografik filmin çekilmesi ve geçerli not alması üzerine yakın zamanda yaşananlar ve ardından gelen tartışmalar da akademinin ve
sanatın sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiğini hâlâ derin bir gelenekçi bakışın belirlediğini gösteriyor."
"Hasta olan, genel ahlak, militarizm, cinsiyetçi, transfobik ve homofobik heteroseksist sistemdir. Transseksüelliği hastalık kategorisinden çıkartın ve kişisel beyanı esas kabul edin!"