Başörtü Risalesi

Dücane Cündioğlu

Başörtü Risalesi Sözleri ve Alıntıları

Başörtü Risalesi sözleri ve alıntılarını, Başörtü Risalesi kitap alıntılarını, Başörtü Risalesi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
BAŞÖRTÜSÜ UĞRUNA TARİH YAZANLARA...
Okullarımızdan atılabilir,hatta doktor, öğretmen, hukukçu, matematikçi, fizikçi olmayabiliriz. Fakat ilerde çocuklarımızın gözlerine okulunu bitirememiş , şu veya bu olmayı başaramamış anneler, babalar olarak bakabiliriz; hala onlara güzel bir gelecekten, mesela hülyalarımızdan bahsedebiliriz. Göğsü dik, kendine güveni olan, haysiyetli anneler, babalar olarak konuşabiliriz.VE ONLARA O ZAMAN DA KUR'AN OKUYABİLİRİZ. Allah'ın kelamını öğretebiliriz. Mesela Hz İbrahim'in ateşe atılışından söz edebilir, küçücük kuşların o ateşi söndürmek için ağızlarında o yangın ormanına sular taşıdıklarını hikaye edebiliriz. Yenildiğimizi söyleriz mesela,onurlu kalmak,haysiyetimizi muhafaza etmek için, yenildiğimizi, dövüldüğümüzü anlatırız onlara...
Reklam
Dücane hoca eski mahallesini terk etmeden önce
Kur'an'ın bir emri, Kur'an'a rağmen tatbik edilmiyor, hatta bununla da kalmayıp o mümtaz Kelâm'ın şu ya da bu hususu emretmediği, emrettiyse bile bağlayıcı olmadığı söyleniyorsa, Kur'an sayfaları açılsa ne olurdu, açılmasa ne olurdu? Kur'an'a ittiba edilmedikten sonra, Kur'an'ın el üstünde, baş üstünde tutulmasının ne anlamı vardı?
Öyle oldu ki sonunda gaflet ile samimiyeti, gayret ile ihaneti birbirinden ayıramaz hale geldik
Kur'an faiz alıp vermeyi, hırsızlığı, zinayı yasaklıyor ama insanlar yasaklara uyutabilecek beldeleri ikiye ayırıp "burası darül harptır" içtihadıyla bu yasakları yine din adına deliyorlar.
"Fermez le Coran, Ouvrir les Femmes!" (Kur'an'ı Kapa, Kadınları Aç!).
Reklam
Kur'an'da geçen bazı emir sigalarını, birtakım, karineler yardımıyla vücub yerine, izn'e hamletmek mümkündür. Ne var ki hiç kimse ilahi bir emri, 'kanaatimce bu bir tavsiyedir, dolayısıyla vücûb ifade etmez; üstelik ben karine marine de anlamam, bildiğimi okurum' diyemez, dememelidir. Şayet diyecek olursa ne olur? Bizce bu kimse --Ebu Hanife'nin dediği gibi- tekfir edilmez, iknaya çalışılır!
Niçin, Rabbimiz bize uymamız gereken emirleri, kaçınmamız gereken yasakları bildirmişken, onları saklayalım? O'na ve Kitabı'na iman etmiş kimseler olarak, niçin O'nun buyruklarını insanlara tebliğ etmekten kaçınalım? Niçin, O'nun dininin söylediklerini söylediğimiz için kınanmaktan korkacağız? Niçin, O'nun yasaklarını, O'nun ayetlerini eğip bükmeden insanlara aktarmaktan çekineceğiz? Niçin bütün bunları insanlara söylemekten utanacağız?
Başörtü­lü kız öğrenciler, özellikle çarşaflı müslüman ha­nımlar için kullanılan ‘kara kargalar’, ‘kara fatmalar’, ‘mor patlıcanlar’ ‘öcü kılıklılar’ gibi tabir­ler, işte o dönemin müşevveş zihinleri, haysiyet­siz kalemleri tarafından ortaya atıldı.
...yüzyıllar sonra, başörtüsü genel bir uygula­ma bulmuş ve gitgide başını açmak ‘haram’ ve ba­şını açan kadının ‘iffetsiz’ olduğu telakkisi yerleş­miştir. El İnsaf! Pes doğrusu! Bu telakki(!) 'yüzyıllar sonra' mı genel bir uygulama bulmuş? Meselâ kaç yüzyıl sonra olmuş bu? Bu telakki ne zaman yerleşmiş, niye yerleşmiş? (Şahsen, daha fazlasını söylemekten hicab ediyorum.)
144 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.