İnsan belleği ne tuhaf!
O resimler sanki birden canlanır, renkleri yeniden seçilir, bozulmuş bir zaman makinesine girmiş gibi yıllar içinde sizi oradan oraya savurur. Görüntülerle zamanlar birbirine karışır.
"Okuduğum kitaplarda başkalarının yapamadığı şeyleri yapan kadınlara hayran olurdum ben. Yoksa zaten bir kitabın kahramanı olamazsınız. Ancak o kahramanın hayatını okuyanlardan biri olabilirsiniz."
".. Sanki sizi tamamlayacak öteki parçanız bir oyun gibi sizden uzağa, bilmediğiniz bir yere fırlatılıyor. Üstelik ne kadar zamanınız olduğunu bilmiyorsunuz ve onu nerede, nasıl arayacağınızdan da haberiniz yok.."
"Hayatta insanın başına gelebilecek en kötü şey, doğruları bilip yanlışları seçmek istemesi midir? Belki ondan da kötüsü, yanlışları seçmek istediği halde doğruları seçmek zorunda kalmasıdır."
Eğer hayatınızın bir anına gidip orda sonsuza kadar kalacaksınız deseler yalnızca iki şeyden birini seçmek isterdim. Biri o çocukluğun bahçesindeki ağacın dalındaki salıncakta sallanırken... Öteki sevdiğim adamla öpüştüğüm ilk gün...
Herkes aşık olmanın ortak dilini bulup yazmaya çalışıyordu . Ama aslında bu kadar basitti işte;Birini öptüğünde salıncakta sallanır gibi hissediyorsan Aşıksın!
Belki de insanları bir türlü anlamayışımızın, günün birinde hiç beklenmedik biçimde bizi şaşırtmalarının nedeni, hep bir bütün olarak bize verdikleri görüntüyle yetinip farklı parçalardan oluştuklarını unutmamızdır.