Aristo açısından mutluluk, insanı diğer varlıklardan ayıran parçası olan ruhun, akla uygun bir biçimde tam bir etkinlik halinde gerçekleşmesi demektir.
Hıristiyanlık'ta tarihin "eskaton" yani kurtuluş ile son bulacağı yönündeki iddianın Hegel'de, tarihsel süreç sonunda kazanılması umulan özgürlük düşüncesine, Marx'ta ise tarihin sonunda varılacak sınıfsız toplum idealine etki ettiği açıktır.
Epikuros, amacın maddî bir doyum sağlamaktan ziyade, yokluklarında bize acı verecek olan şeylere meyletmemek ve hayatı olanca sadeliği içerisinde kalıcı hazlarla donatmak olduğunu söyler.
aydınlanma düşüncesinde, gerek rasyonalist bir bilgi teorisinin, gerekse hem rasyonalist hem de ampirist yaklaşımlar tarafından onaylanan mekanik evren tasavvurunun din felsefeleri açısından açık sonucu ise söz konusu yaklaşımların nihayetinde deizm veya ateizme vücut vermiş olmasıdır.
Herakleitos'un, değişme ve logos ilişkisini ne şekilde tesis ettiği, en güzel ifadesini onun, "Bir nehirde iki kere yıkanılmaz” sözünde bulur. Nehir sürekli bir akış içerisinde olduğundan ötürü değişmektedir; buna karşın kendisiyle özdeşliğini yani aynı nehir oluşunu da korumaktadır. Bu anlamda logos bir şeyin varlığının, bir harmoni veya birliğe ulaşmak için eşit ölçüdeki karşıt çiftlerin mücadelesi tarafından kendisi yoluyla devam ettirildiği rasyonel yasaya gönderme yapar.
Oluşu maddenin form kazanma süreciyle izah eden Aristo'ya göre, bütün bir varlık alanı, madde ile formun, fâil bir sebebin harekete geçirmesinin sonucunda, belirli amaçları gerçekleştirecek şekilde birbiriyle ilişkiye girmesinden oluşur.