"Belirli bir millete sevdayla bağlanmaktan kaçınınız. Başka bir ülkeye nefret yahut sevgi duyguları adet edinen milletler köleleşirler, kendi görev ve çıkarlarını unuturlar. Zira bir millet ortaklık hayallerine kapılarak başka bir millete bağlandımı , bu ikincisini kavgalarına boşu boşuna karışır.
Üstelik ona imtiyazlar tanır. Bu ise kendisinin sömürülmesine yol açmakla kalmaz, başka ülkelerin düşmanlığını ve misillemelerini de üstüne çeker. Büyük ve güçlü bir ülkeyle öyle bir ilişki kuran küçük yahut zayıf bir millet, ötekinin uydusu olmaktan kurtulamaz.
Yabancı entrikaların aleti durumundaki kişiler, güvenini ve alkışını kazandıkları halkı aldatarak, onun çıkaralarını başkalarına teslim etmesini sağlarken, bütün bunlara karşı çıkan gerçek yurtseverler şüpheli duruma düşürülüp lanetlenebilirler."
"General Gehlen, eski Nazilere yeni sahte kimliklerini verdi. Tahminlere göre Gehlen, iki yıl içinde 10 000 kadar savaş suçlusu Nazi'yi toplamayı başarmıştı...
Önce Federal Alman gizli servisi, Bundesnachichtendiens'i (BND) kurdu ve başkanı oldu.
Eski Naziler bunun ardından NATO'nun kurulmasıyla birlikte, Avrupa ülkelerindeki yeraltı örgütlenmelerine hız verdiler. Yani Gladio'nun temellerini attılar..."
" CIA Başkanı Dulles ile Gehlen el sıkıştı;Nazi generali, bu kez Amerika adına "hür dünya" için eski Nazilerden kurulu bir casusluk örgütü meydana getirip "servis"faaliyetlerine devam edecekti."
"General Gehlen , Hitler'in politik beyinlerinden biriydi. İkinci Dünya Savaşı'nda Sovyetler Birliği'ndeki Nazi istihbaratının şefiydi. 1945 yılında elindeki arşivle birlikte ABD'ye teslim oldu. Gehlen, teslim olduğu Amerikalı Komutan Orgeneral Luther Sibert'e 129 sayfalık bir rapor verdi. Raporunda; savaştan sonra başlayacak Soğuk Savaş'ta komünizme karşı nasıl istihbarat yapılacağı anlatılıyordu."
ve beklenen büyük operasyon gerçekleştirildi: teşkilat içindeki sivil personelin tamamına yakını ya devletin başka kurumlarına gönderildi ya da emekliye sevk edildi.
Örnegin Alman ekolünde askerler tüfekleri sağ omuzda, süngülü taşırken, o yıldan sonra Amerikan ekolünün etkisiyle, tüfekler sol omuzda taşınmaya başlandı. Alman ekolünde tüfeğin dipçiği yere değmezken, Amerikan ekolünde dipcigin yere değmesi şarttı. Alman ekolünde bir manga 14 kişiden oluşuyordu. Amerikan ekolünde ise bu sayı 11 kişiye düştü.
Fransızca o yıllarda en popüler lisandi. Genç Türkiye Cumhuriyeti'ne Osmanlı Tanzimati'ndan miras kalmıştı Fransızca konuşmak...
Azınlıkların çoğu da Fransızca konuşurdu. O yılların Beyoglusu'nda yürürken Türkçe'den çok Fransızca isitilirdi. Mağazaların, lokantaların, pastanelerin çoğunun adı Fransızca'ydı. Erkeklere "mösyö " , kadınlara " madam " veya " matmazel diye hitap edilirdi.
Istanbul'da, Osmanlı'dan beri her zaman entelektüel bir semt olan Kadıköy'de oturuyorlardı. Kadıköy etnik köken açısından mozaiği andıran bir semtti; Rum , Ermeni , Yahudi , Türk , her ırk ve mezhepten halk vardı...
MİT'in bilgi vereceği protokol sırası şöyleydi: Cumhurbaşkanı, başbakan, Genelkurmay başkanı ve Milli Güvenlik Kurulu sekreterliği.
MİT müsteşarının kim olacağına da MGK karar verecekti. Başbakan önerecek, MGK görüşüp karar verecek, cumhurbaşkanı onaylayacaktı...
MİT kendi yasasıyla belirlenen stratejik istihbarat görevini yapmak yerine, siyasi işler peşinde koşmak, tertipler almak, siyasi akıl hocalığı yapmak, siyasi ve idari icraatta bulunmak gibi görevi olmayan işler yapıyordu.