Aylarca karanlık bir hücrede tutulan polis memuru Jude, sonunda kendini tutsak eden adamdan kaçar fakat bu tutsaklık ona bedenleri okumayı öğretmiştir. Her hareket, her nefes alış, göz teması, yürüyüş biçimi ve başın çevriliş şeklinden bir işaret almayı öğrenmişti. Bu tutsaklık, ruhsal ve zihinsel olarak kendini etkilesede, bir polis memuru olarak bunun avantajını kullanmaya karar verir. Öldürülen genç kızlarla ilgili bir dosyayı açar ve üzerine çalışmaya başlar.
Kitap oldukça akıcı. Kurgu olarak okuyanı baştan itibaren kendine bağlıyor fakat Komiser Jude'yi kimin kaçırdığını daha doğrusu kimin emriyle kaçırıldığını ilk sayfadan itibaren tahmin ettiğim için zevkli bir okuma olmadı benim için. Tüm ipuçları zanlıyı belli ediyordu. Genç kızları kimin öldürdüğü açık bir şekilde anlaşılıyordu. Kitap akıcı evet ama bu kitabın iyi olduğu anlamına gelmez. Bir polisiyede yazar suçlunun kim olduğunu sonuna kadar saklayabilmelidir. Okur kafa patlatmalı, heyecanlanmalı ve sonunda "yok artık" diyebilmelidir. Yeni polisiye okurlar eminim kitabı çok daha başarılı bulacaktır.