Ben İşçiyim

Zehra Kosova

Ben İşçiyim Posts

You can find Ben İşçiyim books, Ben İşçiyim quotes and quotes, Ben İşçiyim authors, Ben İşçiyim reviews and reviews on 1000Kitap.
Daha henüz bir şey bitmedi,
Bugün de işkence görenler var, bugün de inançları uğruna her şeyi göze alanlar var, bu sadece Türkiye’de değil, birçok ülkede öyle. Daha henüz bir şey bitmedi, söylenecek son söz de söylenmedi. Belki ben ve benim gibi hayatının son basamaklarına dayanmış kişiler için noktayı koymak gerekir ama insanlığın tarihinde, işçi sınıfının mücadelesinde her zaman için yeni sayfalar açılacak ve buralara bizim gibi binlerce insanın hikâyesi yazılacaktır. Tıpkı ülkemizde Dr. Şefik Hüsnü’nün, Reşat Fuat Baraner’in, Nâzım Hikmet’in ve daha nice arkadaşımızın olduğu gibi...
Sayfa 129 - İletişim Yayıncılık
Bu satırları içimden geldiği gibi kaleme aldım. Benim gibi çalışan, emeğiyle yaşayan bir insan için bundan daha güzel ne olabilir ki; olduğu gibi görünmek, kendi hikâyesini anlatmak... Ben işçiyim, emeğim ile bu kadar çalıştım, mücadele ettim ve yaşayabildim. Emeğe saygılı olmayı, emekten yana olmayı daha küçük bir çocukken annemden, babamdan gördüm ve öğrendim. Benim bu yetişme tarzım, hayata bakışım beni sosyalizmle tanıştırdı. Sosyalizm için kavga verdiğim, aç kaldığım, susuz kaldığım, işkence gördüğüm yıllar benim için en değerli yıllardı. O beni boğmak için üstüme gelen dalgalarla boğuşmak, onları alt etmek, geleceğe, sömürünün olmadığı bir dünyaya inanmak beni ayakta tutan tek nedendi belki de...
Sayfa 129 - İletişim Yayıncılık
Reklam
İki gün sonra sabahleyin kapı açıldı, içeri giren polis, giyinmemi ve müdürün beni beklediğini söyledi. Pardesümü sırtıma geçirdim, elimde ayakkabılarım, yalınayak bir şekilde ve topallayarak Hamdi’nin karşısına çıktım. Masadan bir kâğıt alarak, okumamı istedi. Baktım, ifademin alındığını, suçumun bulunmadığını ve salıverildiğimi belirten bir evraktı. Okudum ve imzaladım. Demek ki başarmıştım, polise teslim olmamıştım.
Sayfa 104 - İletişim Yayıncılık
Bir süre sonra ünlü Sansaryan Hanı’nın en üst katındaydık. Beni hemen koridorda sıralanmış hücrelerden birine koydular. Artık adını çok duyduğum birinci şubede, ünlü K masasında başıma gelecekleri tahmin edebiliyordum.
Sayfa 101 - İletişim Yayıncılık
1946’da Dr. Şefik Hüsnü Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi’ni kurdu. Aynı yıl içinde yeni sendikalar da kurulmaya başlanmıştı. Yapmış olduğumuz bir toplantıda özellikle sendikal mücadeleye önem verilmesi ve yeni dönemde legal sendikaların kurulması için faaliyette bulunulması kararlaştırıldı. Bunun için de sendikaların ne olduğunu anlatan, sekiz saatlik işgünü ve diğer sosyal haklar mücadelesini de içeren bir broşür hazırlanması için çalışmaya başladık.
Sayfa 101 - İletişim Yayıncılık
Tan gazetesi baskını
Üniversite öğrencileri bağırıyor, ellerindeki demir çubuklarla Tan gazetesinin bulunduğu binaya saldırıyordu. Bazılarının elinde balyozlar vardı, içeri girip makineleri tahrib ediyorlardı. Bir yandan da “Kahrolsun komünistler, kahrolsun kızıl uşaklar” diye bağırıyorlardı. Halk da karşı kaldırımda toplanmış seyrediyordu. Kâğıt bobinleri dışarı çıkarılmış, aşağıya yuvarlanıyordu. Barbarca bir gösteri vardı karşımda. Oysa ben de Tan gazetesini okuyordum. Serteller faşistlere, vurgunculara karşı bir savaş veriyordu. Demek ki, onun da karşılığı buymuş... Seyreden halkın bir kısmı pek bir şey anlamıyordu, bir kısmı “eğer bir suçları varsa, adalet var, cezalarını verir” bir kısmı da “iyi ediyor delikanlılar, öldürmeli bu komünistleri” diyordu. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Bu ülkede muhalif olmanın, doğru şeyler söylemenin bedeli hep böyle acı, böyle yıkım mı olacaktı... Sessizce oradan ayrıldım, yürüyerek eve geldim. s.97
Ben İşçiyim
Ben İşçiyim
Reklam
Savaş kapıya dayanmıştı, Avrupa tam ateşin içindeydi, Hitler’in orduları bütün insanlığı, demokrasiyi tehdit ediyor, dünyaya hâkim olmak istiyordu. Türkiye mümkün olduğu kadar savaşın dışında kalmaya çalışıyor ama insanların hayatlarını idame ettirmesi zorlaşıyordu. Un, şeker, gazyağı ve temel gıda maddeleri bulunmaz olmuş, karaborsa hortlamıştı.
Sayfa 90 - İletişim Yayıncılık
Samsun’da tütün işçileri arasında iyi bir örgütlenmemiz vardı. Biz de kısa bir süre içinde buradaki arkadaşları tanıma imkânı bulduk, birlikte toplantılar yaptık, tütün işçilerinin sorunlarını çözme yolunda mücadele ettik. Gerçekten buradaki şartlar çok kötüydü, işçiler arasında tam birlik yoktu, işveren istediği zaman istediği işçiyi atabiliyor, kimsenin sesi çıkmıyordu. Bu arada yine gizlice yürütmüş olduğumuz Müstakil Tütüncüler Sendikası’nın da örgütsel çalışmalarını yapıyorduk. TKP’li arkadaşlar arasında Ganzur Mehmet, Bulgaristanlı Kadir, Kenan Yaşar, Bayram Ali vardı. O tarihte Samsun İnhisar İdaresinin Danimarka’ya tütün ihracı işi vardı. Tam o dönemde biz sendikayla beraber 6-7-12 olan farklı farklı saat ücretlerinin eşit olması için grev yaptık. Zaman uygun olduğu için başarılı olduk. Herkesin maaşları düzeldi. Eşit hale geldi.
Sayfa 89 - İletişim Yayıncılık
Artık Türkiye’ye dönüş vakti de geliyordu. Bu arada dönen birinci ve ikinci grubun tutuklandığını duymuştuk. 1937 yılına girdiğimizde artık bizim de dönecek olan üçüncü kafile olarak hazırlıklarımızı bitirmemiz gerekiyordu. Arkadaşların tümü bana burada kalıp, çocuğumun büyümesini beklememi söyledi. Bir gün Dr. Şefik Hüsnü ile Reşat Fuat gelip, kızım beş yaşına gelene kadar orada yaşamamın zorunlu olduğunu, Peres’in ise gitmesi gerektiğini söylediler. Ancak ben razı olmadım, hatta kızımı da yanımda götüreceğimi söyledim. Buna herkes karşı çıktı, o yollarda küçücük bir bebeğin başına neler geleceğini söyleyip, beni vazgeçirdiler.
Sayfa 84 - İletişim Yayıncılık
İsmail Hakkı Bey, Rusya İnkılap Tarihini anlatıyordu. Mustafa Suphilerin zamanından kalmaydı. Türkçe kitaplar yoktu. Marks, Engels, Lenin’i Türkçe okuyamıyorduk. Azerbaycan dilinden yarım yamalak okumaya çalışıyorduk. Lisan benziyordu. Ahmetov Hoca vardı, o bize yardım ediyordu.
Sayfa 80 - İletişim Yayıncılık
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.