Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Benim Üniversitelerim

Maksim Gorki

Benim Üniversitelerim Gönderileri

Benim Üniversitelerim kitaplarını, Benim Üniversitelerim sözleri ve alıntılarını, Benim Üniversitelerim yazarlarını, Benim Üniversitelerim yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
174 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Kötülük her yerde!
Kötülük her yerdeydi ve kimse nedenini bilmiyordu! Bilinmeyen bir yerde, bir örümcek gibi oturuyor, ördüğü görünmez ağlar yaşamı sımsıkı sarıyor ve bu ağın güçlü düğümleri her yerde hissediliyordu. O, kendini sonsuza değin insanlara yardım etmekle cezalandırmıştı. İnsanı sersemleten fikirlerle hayatın anlamsızlığına ve çalışmanın gereksizliğine ait bir sürü nutuklar dinledi. Bir hayal uğruna ayaklanıyor, hayatta bir yerleri olmadığını görüyorlardı. Yaşam boynundaki düğümü daha fazla sıkıyor, daha sıkı bağlıyordu. Şanlanmış fikirlerin kaprisli sıçrayışlarını izleyemiyordu artık. Olanaksız gibi görüleni istiyorlardı aslında, onlara göre olanaklı durum bir çocuğun zannettiği gibi olanaksızlıklar arasında değildi. Toplumsal bir sanrıydı bir çok şeyin olanaksız sayılması ve gerçekler bu sanrıları dönemsel kılıyordu. Unutmak ve avunmak istiyordu, bilgi değil. Gereken sadece sakin bir köşe ve istediği zaman sarılıp öpebileceği, ondan da her yönde karşılık görebileceği bir kadındı…
Benim Üniversitelerim
Benim ÜniversitelerimMaksim Gorki · Kum Saati Yayıncılık · 20028,9bin okunma
Düşün ki, insanlar bir yığın emek harcayarak kendilerine bir hayat biçimi kurmuşlar. Derken biri çıkıp isyan ediyor, böyle yaşanmaz diyor! Böyle yaşanmaz mı ? Biz bütün gücümüzü bu hayata harcadık, sen ne diyorsun ? Ve… vurun ona, hocaya, doğru yol gösterene! Bize engel olma! Oysa ki gerçek o insanlardadır. “ Böyle yaşanmaz “ diyen insanlarda. Hayatı daha iyiye götürecek olanlar, bu insanlardır.
Reklam
İyi insanları hayattan kovanlara, doğru yolu gösterenlerden korkanlara çok rastladım. Bu tür insanlara iki tür davranış gösterirler. Ya önce, iyice adamın karşısında yer alarak her şekilde onu yok ederler ya da bir köpek gibi itaat ederek adamın karşısında sonsuz saygı gösterirler. Bu çok enderdir. Böyle iyi adamlardan hayatı öğrenmezler, onlara benzemeye çalışmazlar, beceremezler. Belki de istemezler.
Onun gözünde Tanrı güzel yüzlü, kocaman bir ihtiyar, dünyanın tek ve en akıllı sahibiydi. Fakat, yalnızca kötülüğü yenemiyordu. Ona göre insanın fazlalığından dolayı yetişemiyordu. Ama bir gün yetişeceğine ve kötülüğü yok edeceğine inanıyordu. “ Fakat şu İsa’yı bir türlü anlayamıyorum. Ne gereği var onun ? Evet, Tanrı var. Ya o kim oluyor ki ? Oğlu diyorlar, oğlu olsa ne olur ki ? Allah ölmedi ki!” derdi.
Şefkat yok! Ya aşk nedeniyle yok olacağız ya da aşk uğrunda savaşta ezilip gideceğiz? Sonuç aynı; yok olacağız.
Ateş nasıl ateş ile söndürülemiyorsa, kötülük de kötülük gücüyle ortadan kaldırılamaz.
Reklam
Önümde koskocaman bir duvar gibi bir soru oluşmuştu. Madem ki hayat, dünya mutluluğu için sürekli bir savaştır, o halde aşk ve şefkat bu savaşın başarısına engel olmayacak mıdır ?
Bana ondan başka engel olan ne var ki? Yirmi yıla yakın ona inandım. Onun korkusundan titredim. Dayandım. Elim kolum bağlı olarak yaşadım. Fakat, İncil’i okuyunca gördüm ki, hepsi uydurma ! Hepsi düzmece Nikita!
Ben, Tanrı’nın istediği tarzda yaratılan biri değilim. Ben hiçbir şey bilmiyorum. Hiçbir şey yapmıyorum, iyi biri de değilim. Tanrı benim çektiğim acıyı bilmiyor ya da biliyor da yardım etmek elinden gelmiyor veya yardım etmek elinden geliyor ama bana yardım etmek istemiyor. Tanrı hiç de her şeyi bilen, her şeye gücü yeten, merhametli bir varlık değildir. Lafın kısası Tanrı yoktur. Bunlar uydurma şeylerdir.
İnsanlar bilgiyi değil unutmak ve avunmak istiyorlarmış.
Reklam
Çevremde bulunan her şeyden kaçıp gitmek arzusu ile ruhumu zehirleyen, bir can sıkıntısı yükseliyordu.
Sana diyorum ki, hapishane… Matematik bir demir parmaklıktır. Evet… Bir fare kapanıdır. Bir hapishanedir
Sesi boğuk ve kısıktı. Fakat, anlatımı adeta bir bülbül namesi gibiydi
Hiçbir olağanüstü rastlantıya bel bağlamıyorum. Fakat irademin gittikçe kuvvetlendiğini de fark ediyorum. Yaşam koşulları benim için ne kadar güçleşirse, o oranda kendimi daha güçlü, daha akıllı hissediyordum. İnsanı insan yapanın, kendini saran çevreye gösterdiği direnç olduğunu fark edeli epey zaman olmuştu.
"Demek ki insanlara da akla uygun hareket etmeyi öğretmek olası. Sirk adamları hayvanları şekerle eğitiyorlar. Elbette biz şekeri bakkaldan alabiliriz. Bize ruh için şeker lazım; ruhun şekeri tatlılıktır. Demek ki delikanlı, tatlılıkla hareket etmek gerekiyor, bizlerin alışmış olduğu gibi dayakla değil, haksız mıyım?"
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.