Dünyanın sefaleti çok biçimlidir.
Gökkuşağı gibi geniş ufku aşan renk tonları, o kemerin tonları kadar çeşitli, aynı zamanda belirgin ama bir o kadar da iç içe geçmiş.
Kendimi yine kütüphanede otururken ve yine orada tek başıma otururken buldum. Karışık ve heyecan verici bir rüyadan yeni uyanmış gibiydim. Artık gece yarısı olduğunu biliyordum ve güneşin batmasından bu yana Berenice'nin defnedildiğini de biliyordum. Ancak araya giren o kasvetli dönem hakkında hiçbir olumlu, en azından kesin bir kavrayışım yoktu. Ancak hafızası dehşetle doluydu; dehşet belirsiz olduğu için daha korkunçtu, terör ise belirsizlik yüzünden daha korkunçtu.
Onun bu kadar doğal olmayan bir derecede belirmesine neden olan şey benim heyecanlı hayal gücüm mü, yoksa atmosferin puslu etkisi mi, yoksa odanın belirsiz alacakaranlığı mı, yoksa vücudunun etrafına düşen gri perdeler miydi?
Şüphe yok ki benzersiz güzelliğinin en parlak günlerinde onu sevmedim. Varoluşumun tuhaf sapması içinde, ona karşı hislerim içten olmadı, tutkularım ise hep mantığıma aitti. Sabahın alacakaranlığında -öğlen güneşinin altında ormandaki gölgelerin hapsinde -ve geceleyin kütüphanemin sessizliğinde, gözümün önünden hızla geçerken onu görürdüm -yaşayan ve nefes alan Berenice gibi değil, daha çok bir düşün Berenice’i gibi -bu dünyaya ait, dünyevi bir varlık olarak değil de, böyle bir varlığın soyut hali olarak -hayranlık duyulacak değil, incelenecek bir şey gibi -aşık olunacak bir nesne değil, gelişigüzel bir söylentinin kavranılması en zor fikri gibi.
Istırap türlü türlüdür. Yeryüzü zilleti çeşit çeşittir. Engin ufka gökkuşağı gibi uzanırken, renkleri o kemerinki kadar çeşitlidir, -onun kadar uzak, ama onun kadar da iç içedir. Engin ufka gökkuşağı gibi uzanırken! Güzellikten bir tür sevimsizlik türetmeyi nasıl başardım -barış anlaşmasından bir keder benzetmesi çıkarmayı? Ama nasıl etikte kötü iyinin bir sonucuysa, yine aynı şekilde sevinçten keder doğar. Ya geçmişte kalmış mutlulukların anısı bugünün acısıdır, ya da var olan ıstıraplar kökenlerini var olmuş olabilecek esrikliklerden alırlar.