Buram buram huzursuzluk kokan bir kitap. Daha ilk sayfalarda annesini kaybetmek üzere olan Beyelli bir çocukla karşılaşıyoruz kitapta. Sonrasında ise aynı köyde aynı karakterlerle geçen 7 farklı öykü daha. Bu köye ne olmuş, neyin lanetine uğramış bilemem ama sürekli bir mâtem havasındalar. Yaşanan olaylar karşısında sergilenen tavırlar şiilik ve İran kültürü hakkında ipuçları veriyor. Kitabın başından sonuna köyün köpeği “papak” eşlik ediyor size. Her ne kadar roman kategorisine alınsa da öyküler ayrı ayrı okunduğunda da hepsi farklı tat verecektir. Çünkü sadece 4. Öyküden yola çıkarak 1969 yılında “inek” isimli bir sinema filmi çekilmiş ki bence en etkileyici öykü de oydu. Çevirmen ustalığını konuşturmuş ve sade bir dille sunmuş kitabı bize. Büyülü gerçekçilik akımının izlerinin de kitapta bulunması ayrı bir tat vermiş öykülere. Farklı öykü türleriyle ya da İran edebiyatıyla tanışmak isteyen okurlara tavsiye edilebilecek bir kitap.