Dinin başına gelen en büyük bela, dini belirli işlere hasretmek ve cahillerin onu yaptığında vazifelerini yaptıklarını sanmaları ve bunlardan başka dini bir sorumluluklarının olmadığın sanmalarıdır.
Bu yanlış anlayış, namaz kılan ve oruç tutan birçok abitlere yaşamı mutsuz kılıp yük haline getirmiştir.
Dinle ilgili bir takım amelleri icra eden bu kişilerin elinde yaşamla, hayatla ilgili ameller başarısız kalmış bundan dolayı da onlar yaşama asla güvenememişlerdir.
Yaşamla ilgili işleri faraza iyi yaptıklarını kabul etsek bile, bunlar daha iyiye ulaşmakta, onu güzelleştirmekte başkalarıyla yarış etmek için çok az gayret göstermişlerdir.
Biz bunların namazlarına oruçlarına bir şey demiyoruz. Yaptıkları bu ibadetler görüntü ve şekil olarak doğru ve sahihtir. Ancak şüphesiz olan bir şey var ki oda bunların yaptıkları ibadetler kusurlu, karışık ve özürlü, akıl ve gönülleri hastalıklıdır.
İmanla beraber birlikte olması gereken ıslah ve itkan melekesi ve doğası bunlarda muattal ve işlemez durumdadır. Hatta Allah'ı tanımaları dahi kapalı, belirsizdir ve net değildir, dengesizdir.