Big Sur ve Hieronymus Bosch'un Portakalları
Henry MillerBig Sur ve Hieronymus Bosch'un Portakalları Sözleri ve Alıntıları
Big Sur ve Hieronymus Bosch'un Portakalları sözleri ve alıntılarını, Big Sur ve Hieronymus Bosch'un Portakalları kitap alıntılarını, Big Sur ve Hieronymus Bosch'un Portakalları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
.
İçindeki ruhu yaratıcı bir şekilde kullanan kişi sanatçıdır. Yaşamayı sanat haline getirmek, amaç budur.
...
"İnsan aklı, karşısına çıkan fenomen( görüngü: duyularla algılanabilen her şey) dünyasının üstüne mantıksal ilişkilerden ve pratik hünerden oluşmuş bir ağ serper; bu akılcı ve maddeci hakimiyetinin sonucu olarak bir zamanlar doğal parçası olduğu yaratılmış dünyadan ayrı düşmüştür."
(Hieronymus Bosch'un Millennium'u, syf.152.) (Y.N)
Sayfa 29 - Parantez
Doğru hayatı, yani kendi hayatını yaşamak isteyen biri için kazıp kök salabileceği bir yer her zaman bulunur.
Sayfa 25 - Parantez
.
Hayır, asla yalnız değiliz. Ama gerçeği bilmek için ayrı yaşamak gerekir.
...
.
Kendinizi sonuna kadar ifade ettiğinizde, ancak ve ancak o zaman her şeyin çoktan ifade edildiğini, yalnızca sözlerle değil, eylemle de ifade edildiğini ve gerçekten yapmanız gereken tek şeyin Amin demek olduğunu anlayacaksınız.
...
.
Kişinin varış noktası asla bir yer değil, olaylara yeni bir bakış açısıdır.
...
.
Her şey tesadüfen değil, sezgisel olarak keşfedilmek için yalvarıyor. Sezgisel olarak arayan kişinin varacağı yer asla zamanın veya mekanın ötesinde değildir, daima burada ve şimdidir.
Her zaman gelip gidiyorsak, sonsuza dek demirlediğimiz de doğrudur.
...
.
Doğal olarak, insan dışarıdaki içler acısı koşullara ne kadar çok dikkat ederse, sahip olduğu huzur ve özgürlüğün tadını o kadar az çıkarabilir.
...
"Dünyayı öfkeli düşünceleri ve eylemleri ile sarsmaları gerekirken dünyadan kaçmanın yollarını arayan bu gençlere ne oldu? Bu gençler neden zamanından önce yaşlanıyor, daha özgür olmaları gerekirken hüsrana uğruyorlar? Onlarda hayat mücadelesinde yararsız, yeteneksiz oldukları fikrini uyandıran ne?"
"Cellat mesela. Kimsenin hayatını başkalarının kellelerini uçurarak kazanmak istemeyeceğini düşünürsünüz, değil mi? Para ya da sırf zevk için kendi kellesini uçursa buna hayranlık duyulur elbette. Ama başkalarının kelleleri... ve kelle başına bilmem kaç paraya? Harikulade! Bir generalin emrinde pis işleri yaptırabileceği binlerce insan vardır mesela. Ellerini hiç kirletmez. Ve yüz bin kişinin hayatına mal olan bir zafer kazandığında da göğsüne madalya takılır. Ama halk cellattan uzak durur hep."
.
Bunun beyaz bir kağıt parçası olduğunu unutun, bunun bir kulak olduğunu varsayalım.
Onunla konuş! Konuşun!.. Elbette parmaklarınızla...
...
.
Bazıları hayatlarını hayal etmek istemediklerini söyleyecektir. Sanki hayatın kendisi bir rüya değilmiş gibi, uyanışı olmayan çok gerçek bir rüya!
Bir rüya halinden diğerine geçiyoruz: Uyku rüyasından uyanma rüyasına, yaşam rüyasından ölüm rüyasına. İyi bir rüya gören kimse, zamanını boşa harcadığından asla şikayet etmez.
...
.
Elbette herkes, yolun bir noktasında, seçtiği hayattan çok daha iyi bir hayat yaşayabileceğinin farkına varır. Onu ayakta tutan şey, genellikle, söz konusu fedakarlıkların korkusudur.
Zincirlerinden vazgeçmek bile bir fedakarlık gibi görünür. Ancak fedakarlık olmadan hiçbir şeyin başarılmadığını herkes bilir.
...
.
Her zaman gelip gidiyorsak, ebediyen demir attığımız da doğrudur. İnsanın varacağı yer hiçbir zaman bir yer değildir; daha ziyade olaylara yeni bir bakış açısıdır.
.
.
.