Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme
Hüsnü ErkanÖne Çıkan Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme Gönderileri
Öne Çıkan Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme kitaplarını, öne çıkan Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme yazarlarını, öne çıkan Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Ekonomi zamanı.
Toplumda geleneklerin, alışkanlıkların, yazılı ve yazısız davranış yasalarının, bunlarla ilgili kurum ve örgütlenmelerin (ekonomik ve bürokratik örgütlenme) uzun bir geçmişi vardır. Bunlar istendiği kadar ve istendiği yönde değişmemekle birlikte; uzun dönemli,sistematik ,tutarlı çalışmalar sonucu ,belli açılardan etkilenmemektir. Ekonomik veya rasyonel davranış, her toplumda kendiliğinden var olmamaktır. Tarihi gelişme süreci içinde ortaya çıkan sosyal ,yasal ve politik sisteme bağlı olarak oluşur. Yeni değer yargılarının ortaya çıkışı, gelişme aşamalarına bağlı olarak toplumsal bütünleşmeyi artırıcı veya azaltıcı yönde etkili olur.Yeni kurumsal altyapının oluşturulmasında ve değer yargılarının kazanılmasında, devletin eğitim politikası ve yasal düzenlemeler yanında, işçi ve işveren sendikaları gibi örgütler de oldukça etkilidir.
Bu "sosyal -liberal" görüş "bireyi ve toplumu " karşıt unsurlar değil, birbirini bütünleyen unsurlar olarak görüyordu. Bu sayede özgür bireyin toplumla bütünleşmesi önplana çıkmıştı. Sonuçta "vahşi kapitalizm " yerine, sosyal dengeleri kurulmuş, sosyal kesimlerin refah artışlarından daha dengeli bir pay alabildiği toplumsal bir yapı gerçekleştirilmiştir.
Sayfa 6Kitabı okudu
Safsatalardan ve klişelerden arınmış özgür zihinler
Rönesans döneminden beri bir birikim ve gelişme gösteren aklın ve düşüncenin özgürleşmesi, aydınlanma çağını yaşayarak, sanayi toplumunun felsefi temeli olan libealizmi yaratmıştı. Aklın, özgürleşmesi ve laikleşmesi, bireyin özgürleşmesiydi.
Sayfa 5Kitabı okudu
Üretim şart! Boş tartışmalara vakit yok.
Türk aydının; subjektif, duygusal ve yüzeysel tartışma ve kavgası Tanzimat'tan beri, ilerici-gerici-sağcı-solcu gibi yüzeysel kavgalarla, bilim ve bilgi üretmeden sürüp gitti.
Hayattaki esas amacım. Kendimi gerçekleştirme.
Bilgi toplumunda birey ve girişimciyi, bilgi üretmeye yönelten temel motif ,kendini gerçekleştirmeye yönelik başarı olacaktır.
Sayfa 109Kitabı okudu
Rasyonel düşünce deyip son noktayı koyuyorum.
Oysa, kültürel alan içindeki stratejik nokta, düşünce kalıbı ve dünya görüşüdür. Bunu değiştirmek,dinamik gelişim için yeterlidir. Düşünce kalıbının bilimsel olup olmaması; "nesnel nedensellik" ve "tutarlı mantığa" dayalı olup olmaması stratejik bir noktadır. İnsan düzeyinde kuantum sıçraması, insana bilimsel düşünceyi vermekle sağlanır. Aydın geçinen insanlarımızın çok büyük çoğunluğu, olaylara, duygusal ,tepkisi ve yorumcu yaklaşmaktan kurtulamamıştır.
Tanzimat 'tan beri.Ama bugün hiç olmadığı kadar kutuplaşma var.
Ancak Türkiye 'de geleneksel toplumsal yapının düşünsel ve maddi temellerinden bir değişim olmadan, politik,kültürel ve kurumsal (hukuksal) çerçeve oluşturmak istenmiştir. Sonuçta ,bu alanlardaki kısmi yenilenme ve gelişmeler önemli ölçüde değer ve davranış sistemleri ile ilgili olduğu için, geleneksel değerlerle yenilikçi değerler arasında hâlâ sürüp giden çatışmalar gündeme gelmiştir. Bu ikili yapı, toplumda anlamsız ve gereksiz bir "ilerici" ,"gerici"; "batıcı", "geleneksel" ; ve "sağcı" , "solcu" ikilemi yaratmıştır. Bu ikilem Osmanlı'dan beri var olan bir toplumsal gerilim olarak sürüp gitmektedir.
Sayfa 120Kitabı okudu
Başarının tanımı. Başkalarına değil,kendine karşı kanıtlaması mühim.
Başarı, insanın kendini kanıtlaması ve belirlenmiş amaçların gerçekleşmesidir.
Sayfa 112Kitabı okudu
Sonuçta, sanayileşme süreci içinde oluşan ikili sınıfsal yapı, ideolojiler ve dünya görüşleri şeklinde, zıtlaşmacı bir yapı içeren yeni bir dünya düzeni yarattı. Bu düzen, "Batı " ve "Doğu " olarak adlandırılan iki bloku içeriyordu. Dünyanın politik ve ekonomik dengeleri, bu zıtlaşmacı ikili yapı üzerine kuruldu ve soğuk savaş şeklinde varlığını sürdürdü .
Özgürlük paradoksu
Bu yeni anlayışla, klasik liberal düşünce, "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler " felsefesinden, özgürlükleri hukuksal sınırlar içinde koruyan bir liberalizme ve toplum yapısına ulaşıyordu. Böylece bireyin özgürlüğü, güç odalarından korunduğu için, toplumda özgürlük alanı genişliyor ve herkese açık tutuluyordu.