Bilimi kısıtlamak ve kitleleri bilimsiz bırakmak, emperyalist sistem açısından yeterli olmamaktadır. Çünkü bilimin insanlık nezdinde kazanmış olduğu saygınlığın kökünü kazımak olanaksızdır. O zaman, bilimin saygınlığından, imal edilecek “sahte bilimler” yoluyla yararlanmak devreye girmektedir. Bu noktada, insanların umut ve korkularını “bilim sosuna” batırılmış hurafelerle yönetmeye çalışmak, etkili bir yöntem olarak ortaya çıkmaktadır.