Hiçbir yılan yavrusunu zehirlememiştir, hiçbir aslan yavrusunu parçalayıp, yememiştir; hiçbir ayı yavrusunu ezmemiştir...
Şeref sahnede yerini aldı, ayağa kalktı, kollanm açtı ve son
sözünü söyledi:
- Canavarları yavrusuna hizmetkar eden. Rahman ve Rahim olan Allah’tan başkası değildir.
Böyle bir tezadı ömrüm boyunca yakalayamamıştım: Yediğimiz her şey ölü, biz diriyiz... Şerefin zekasına bir daha hayran oldum. Şuna da dikkat ettim Şeref, insanı bildiği kadar, işletmeciliği bilmiyor...
Şeref imdadıma yetişiyor:
- Çiçekler, güneşten aldığı ışığı kendi bünyesinde yoğurup, her çiçek kendine has bir renkle ortaya çıkar. Nasıl ki güneş bir iken, çiçeklerin rengi başka başkaysa; İslamiyet de bir
iken Müslümanlar başka başka... Çünkü her insanın beyin yapısı ve kültürü birbirinden farklı.
- Fakat ben İslam’ı yaşıyan bir Müslüman olmalıyım...
- Bu duaya amin derim.
Akşam eve döndü, mutfağa girdi. Kalktım duvarlara tutunarak mutfağa gittim. Aaa, önlüğü takmış, yemek pişiriyor, tabakları yıkıyor, salata yapıyor. Bu adam sadece kocam değil,
anam, babam...