Bahnhofstrasse'den göle doğru yürüdü. Özgürlük ne güzel şeydi. O anda içinde öyle bir his vardı ki, sanki yeryüzünde tek başına yaşamaktadır. Bütün varlığı elindeki çantasından ibarettir. Hiç bir sorumluluğu yoktur. Selam verecek kimsesi bulunmamak bile bir özgürlüktür. "Hürüm!" diye bağırmak geliyordu içinden. "Tek ve hür!" İçi içine sığmıyordu. "Acaba mutluluk bu mu ?" diye düşündü? - Mutluluk, yabancı bir şehirde yapayalnız kalmaktı...
Mutluluk, tek başına bir kahvede limonlu çay içmekti...
Mutluluk tek bir şeyse, ne idi o tek şey? Bir kaç şeyse mutluluk yoktu. Dün, bugünden daha mutluydum denemezdi. Dense bile saçma olurdu. Mutluluk sonsuzdu. Öyle
ise sonsuzluğa benzerdi. Sonsuzluğun tarifini bilmek gerekti, yeni bir koku duymak sevindirirdi insanı. Yalnız olmak, özgür olmak da sevindirirdi.