Bir Gün Bir Gün

Akın Art

Bir Gün Bir Gün Quotes

You can find Bir Gün Bir Gün quotes, Bir Gün Bir Gün book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
(...)Yeşilin kaç tonu var? Bilmiyorum. Ara renklerin isimlerini hatırlamak konusunda pek iyi olduğum söylenemez. Ama adını bilmediğim onlarca tonu var yeşilin. Nisan’ın on sekizi yeşili. Mayıs’ın beşi yeşili. Temmuz’un yirmi yedisi yeşili… Adını bilmiyor olmam ya da adının henüz konmamış olması bu renklerin olmadığı anlamına gelmiyor ya. Bir gün bu düşüncemden Tugay’a bahsetmiştim. O, dil, gerçeklik ve post yapısalcılık kolun uzun, sıkıcı bir nutku kararlılıkla sürdürürken, ben oturduğumuz bahçedeki renk değişimlerinin boyutlarını kavramaya çalışıyordum. Onun oturduğumuz yerin gerçek güzelliğinden değil de, o yerin güzelliği ile belli referanslar arasında bağlantı kurabilmiş olmaktan heyecanlanmasına hâlâ şaşırıyorum. Yine de gördüğüm “homo-academicus” türleri içerisinde en naif ve zararsız olan Tugay’dır sanırım. Bizimkiler pek sevmez, bilirsin. Ama iyidir. Hele bizim bölümün kalanını düşününce…
Tüm bu öfkemi dışavurmak için yazmak İstediğime karar vermiştim.
Reklam
(...)Kendimi küçücük bir merminin, içi görkemli fikirlerle dolu olsa bile, bir kafayı rahatlıkla parçalayabildiği gerçeğine, sonbahara ve artık büyüdüğüm fikrine alıştırıyordum.
Benim maymun iştahlı arkadaşım… Ama istikrarlı olduğu bir konu vardı. Hakkını vermeliyim. Cenk uyuttuğumuz sularda sadece korkuların büyüyebildiğini biliyordu. Bu kadim sırrı hepimizden erken çözmüştü. Bu yüzden hiç öykü taslağı olmadı. Uzun uzun denize bakıp derinliklerinde anlam aramaktansa denizi taşlamayı, huzurunu kaçırmayı tercih etti. Benim de derinlere dalıp gitmemi engelliyordu attığı taşlar. Böylece her köşe başında, içinde yüzeceğimiz bir su birikintisi arar olduk. Bulduğumuz zaman da dalmayı hiç ihmal etmedik: Müzik, edebiyat, felsefe…
Avrupa, Latin Amerika ve Rusya devrimleri üzerine okumanın elbette önemli olduğunu söyledi. Ancak kendi coğrafyamızdaki ilerici hareketlere karşı çoğumuzun büyük bir ilgisizlik içinde olmasından dert yandı. “Coğrafyasından soyutlanmış bir devrimci heyecan sürdürülebilir değildir. Olsa olsa heves olarak, geçici bir süre varlığını koruyabilir. Tarihi yarımadaya baktığında heyecanlanmayanların Rusya’daki meydan isimlerini tek tek bilmeleri hep yapay gelmiştir bana.”
Neden edebiyat konusunda bu kadar “üretken” bir kuşağız diye düşündün mü hiç? Ben düşündüm. Hikâyeler dinleyerek büyüyor, bir hikâyemiz olmadan ölmekten korkuyoruz. Abartıyor muyum dersin? Evet, belki o kadar da özgün değil bu. Tüm kuşaklardan bireyler için geçerli. Ama büyük bir farkla. İnsanlık tarihinin hem en uzun hem de en kısa yüzyılının öyküsü sonra ererken dünyaya geldik. Şimdi ise ufku yirminci yüzyılın günahlarını çıkarmakla sınırlı olan 2000’lerde ilk gençliğimizi yaşıyoruz. Yaşça “büyüğümüz” diyebileceğimiz herkesten Aşırılıklar Çağı’nın öykülerini dinledik. Bu yüzden, kendi sıradan hikâyelerimizin içinde özgün bir şey bulmak bizi heyecanlandırıyor.
Reklam
48 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.