1 Eylül 1926’da Kıbrıs’ta doğup Türkiye’de üniversite eğitimi alıp anavatanda memuriyet ve edebiyat hayatına başlayan, sonra da İngiltere ve Almanya gibi Avrupa ülkelerinde yaşamını sürdüren Nevzat Yalçın, 31 Ekim 2012’de Almanya’da ölmüştür.
Nevzat Yalçın, edebiyat tarihlerinde Hisarcılar olarak anılan grubun bir temsilcisidir. Hisar’ın başlangıcından son sayısına dek yazıları, şiirleri ve fikirleriyle bu topluluğun içinde yer alan Nevzat Yalçın, tıpkı mensubu olduğu anlayış gibi mütevazı yaşamış ve öyle ölmüştür. Şair hem yaşarken hem de öldükten sonra “büyük şair” olarak nitelenmemiş, büyük ödüller almamıştır. Ancak o, her zaman bir boşluğu doldurmuş, bir yeri tutmuş ve önemsenmesi gereken bir anlayışın şairi olmuştur.
Nevzat Yalçın ile ilgili olarak bilebildiğimiz kadarıyla akademik bir çalışma henüz yazılmamıştır. Ancak Hisar dergisi ile ilgili bizim de yararlandığımız Dr. Öztürk Emiroğlu’nun çalışması bulunmaktadır. Bu çalışma, Hisar dergisi ve etrafında gelişen edebî anlayışla ilgili önemli veriler sunduğu gibi Yeni Türk Edebiyatı çalışmalarına örnek teşkil edecek bir öneme sahiptir.
Edebî varlığını büyük oranda Hisar’a borçlu olan Nevzat Yalçın da diğer Hisar sanatçıları gibi derginin genel anlayışına sahip bir sanatçıdır. Tanzimat’la birlikte Türk edebiyatında başlayan dışa açılma modasında önceleri daha çok Batı edebiyatları takip edilmişken 1930’lardan sonra Nâzım Hikmet önderliğinde Sovyetler Birliği etkisi kendini göstermiştir. Adına Toplumcu Gerçekçi anlayış denilen bu güçlü kanaldan sonra 1940’lardan itibaren I. Yeni hareketi, Türk edebiyatında güçlü bir şekilde görünmeye başlar. Türkiye’deki siyasal gelişmelerin de önemli etkisiyle edebiyat, sol anlayışın etkisi, hatta güdümüne girmeye başlayınca geleneğin temsilcisi HİSAR, ortaya çıkar.
Hisar’ın otuz yılı aşan yayın süresince yapraklarına bakıldığında bir savunma tepkisi içinde olduğu görülür. Türk edebiyatında etkisi günden güne artan Marksist anlayış, Hisar içinde toplanan yazar ve sanatçılarca güçlü bir direnişle karşılaşmıştır. Hisarcıların savundukları değerlerse her şeyden önce Anadolu Hareketi, bu hareketin büyük önderi Mustafa Kemal Atatürk ve onun peşinden memleketi büyük bir mücadelenin sonunda emperyalizmden kurtaran halktır. Ayrıca bu halkın tarihi, değerleri ve divan edebiyatı da içinde olmak üzere sanat ve edebiyatı, Hisar’ın sayfalarında özgün bir anlayışla yer almıştır.
Nevzat Yalçın, dil duyarlılığı ve sanat zevkini Türk Dili ve Edebiyatı eğitiminden sonra güçlendirmiş, müstemlekede doğup büyürken edindiği Türkiye’deki cumhuriyetin kazanımlarına hayranlığını ölünceye dek devam ettirmiş ve etrafında her zaman belli bir kimlikle tanınmıştır. Bu kimliğin kaynakları son derece açıktır.
Bu gün itibarıyla hâlâ dünyanın çözümlenmemiş sorunlarından biri olan “Kıbrıs Davası”, her yönüyle onun kimliğinin oluşum nedeni ve göstergesidir.
Bu mütevazı çalışma, Avrupa’da yaşamış Kıbrıs Türkü bir sanatçının doğumundan ölümüne dek yaşamı, mücadelesi, dünya görüşü, sanat anlayışı ve topyekûn portresi üzerine kurgulanmıştır.
Bu çalışmada sanatçının yaşam öyküsüyle birlikte edebî varlığını elimizden geldiğince toplamaya ve işlemeye çalıştık. Lefkoşa, Ankara, Londra, Düsseldorf, Köln, Halver, onun yaşamında önemli yerlerdir. Biz de onun izini sürerken belgelerin ve tanıkların verdiklerine sadık kalmaya çalıştık. Bu çalışmanın en büyük amacı, Nevzat Yalçın gibi dünyası zengin bir sanatçı üzerinde yapılacak araştırmalara yol açması, ona olan ilgiye katkı sağlamasıdır.
Bu çalışma için teşekkür listesi oldukça kalabalık. Öncelikle, çalışmayı tasarlamaya başladığımdan beri ilgisini üzerimden esirgemeyen, beni şairle birlikte yapıp yaşadıkları evde ağırlama nezaketini gösteren sevgili Gerhild Yalçın’a verdikleri bütün güzellikler için teşekkürü borç bilirim.
Londra’da şair bir babanın sevgili kızı olarak beni gezdirme nezaketini gösteren, yıllardır sohbetlerini, güler yüzünü, iyi niyetini esirgemeyen sevgili Nil Yalçın’a teşekkür ederim.
Nevzat Yalçın’ın en yakınında bulunan ve onunla olan dostluğunu bana da göstererek çalışmaya elinden gelen bütün desteği sunan Tekin Özbey’e teşekkür ederim.
