Bazı İslam alimleri, Kur'an Arapçasının ilahi bir dil olduğunu ve tercüme edilemeyeceğini söyler. Mustafa Kemal Atatürk, camilerin ezanı Türkçe okumalarını istemiş ama bu daha sonra kabul edilemez bulunmuştu. Dinleyen kişiler anlamını tam olarak kavrayamasa da, ezan her yerde özgün Kur'an Arapçasıyla okunmalıdır.
Kur'an çalışmalarım için, Abdullah Yusuf Ali'nin Mukaddes Kur'an'ın Meali isimli İngilizce eserini satın aldım. Ayrıca, internetteki çeşitli Türkçe meallerden de yararlandım. Bazen mealler birbirine çok benzerdi, bazen değildi. Hiçbiri Arapça öğrenmenin yerini alamaz. Ne yazık ki, birçok kişi böyle muazzam bir görevi başarıyla tamamlayacak kadar uzun yaşayamaz.
Bir Hristiyan neden Kur'an okumalıdır? Eleştirmek için mi? İslamiyet'e geçmek için mi? Birçok Müslüman dostum, dünyanın en önemli kitabı olduğuna inandıkları Kur'an'ı okumamı isterler.
Kur'an'ı eleştirmek istemem. Düşünceli, hikmetli, mütevazi ve duacı bir tutumla okumak isterim. Müslüman olmak ister miyim? Gerçeği nerede bulursam, öğrenmek ve izlemek isterim. Kaderimi belirleyen soyum, kültürüm, velilerim ya da geleceğim değildir. Peki seçim yapabilirsem? Eğer gerçeği seçeceksem, buna bütün yüreğimle araştırdıktan sonra karar vermek isterim.
Amacım aynı zamanda saygıdır. Birbirine komşu olan o kadar çok Müslüman ve Hristiyan var ki... Kur'an'ı okumak, aramızda saygı köprülerinin kurulmasını sağlayabilir. Kur'an der ki; "Kitap ehli ile ancak en güzel yoldan mücadele edin"(Ankebut, 29:46)
