Bir Osmanlı Doktorunun Anıları Sözleri ve Alıntıları
Bir Osmanlı Doktorunun Anıları sözleri ve alıntılarını, Bir Osmanlı Doktorunun Anıları kitap alıntılarını, Bir Osmanlı Doktorunun Anıları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bursa'da meyve ve sebze pek ucuzdur.
İstanbul'da bir kıyyesi- ni (1.3 kilo) iki-üç kuruştan aşağı alınamayan tatlı narın fiyatı on para en âlâsı on beş paraya idi.
Ayva, elma, üzüm daha ucuz.
Yalnız kestane İstanbul fiyatındadır.
Hele miktarının azlığı dikkatimi çektiğinden soruşturdum.
Ürünün Bursa'ya uğramadan İstanbul ve öteki yerlere gönderildiğini ve Bursa'ya döküntülerin gelip, iyi mal almak için önceden ısmarlamak gerektiğini söylediler.
Kaplıcalarda kullanılan su bazı yöre değirmenlerine girip orada da taşı çevirmek suretiyle bir hizmet gördükten sonra bağ ve bahçelere akarak(oraları) sulamaktadır.
Ayların adı da bambaşkadır.
Bir dereceye kadar İstanbul'umuzda kadınların deyimlerine benzer :
Ramazan - Oruç ayı
Şevval - bayram ayı
Zilkade Kurban bayramı
Muharrem - Aşure ayı
Rebi ül evvel - İlk mevlut
Rebi ül âhır - Son mevlut
Cemazi ül evvel - İlk yüz
Cemazi ül ahır - Son yüz
Recep - İlk namaz
Şaban - Son namaz diye anılmaktadır.
Pazartesi ve perşembe günleri "Ulu Cami-i şerif" avlusundan Belediye dairesinin önüne kadar uzayan meydanlıkta kurulan pazarlar anlatılmaya değerdir. Çünkü İstanbul pazarlarına benzemez.
Bir köy görüntüsü vardır.
Adana ili genel bir tarla gibi olup toprağının bitkisel gücü kendisine "Mısr-ı sarıi - İkinci Mısır" ve Seyhan nehrine "Nehr-i Sâra= temiz nehir" dedirtmiştir.
Eğer burada Pazar denirse mutlaka Salı anlaşılır. Pazartesi'ye Yolcu günü denmesi adı geçende Salı Pazarı münasebetiyle köylerden ve bucaklardan yolcuların gelmesindendir.
Çarşamba'nın Dabbag Pazarı diye adlandırılması ise o günü Balıkesir- de sahtiyan, kösele kısaca deri pazarı kurulduğu içindir.
Daha sonra araştırdığıma göre Anadolu'nun her yerinde günlerin adları değişirmiş.
Nitekim Edremit ve Kemer(Burhaniye) taraflarında da değişikliğe uğradığını oralara gittiğimde anladım.
Oralarda :
Cuma - Cuma
Cumartesi - Erti,irti
Pazar - Geray
Pazartesi - Ayızmad
Salı - Dernek
Çarşamba- Edremit Pazarı
Perşembe - Cuma akşamı olarak söylenmektedir.
Kânun-u evvelin (Aralık) on sekizinci Gerey günü!
Saat üç buçukla Edremit'e doğru Balıkesir'den hareket ettim.
Okurlarım içinde Anadolu'ya seyahat etmeyenler Gerey gününün ne olduğunu anlayamamışlardır. Bandırma'nın içerilerinde hele Balıkesir yöresinde günlerin adları değişik oluyor :
Cuma'ya Cuma
Cumartesi'ne erti, irti
Pazar'a Gerey
Pazartesi'ye Yolcu günü
Salı'ya Pazar
Çarşamba'ya Dabbag Pazarı
Perşembe'ye Cuma Akşamı derler.
Ayvalık adının ayva ile ilgisi yoktur.
Xonohphon bu bölgede Kitonion adlı bir kent bulunduğunu söylemektedir.
Kentin eski adı olarak Ai-Vallin, Ailoliki bilinmektedir
Bursa köylerinin ikinci göze çarpan konusu da eğitimsiz halleridir.
Hiçbirinde "okul" denmeye lâyık bir bina görünmez. Evet ama köylerde ad olarak "Feyz-i Hamidi, Avn-i Hamidi, Nur- u Hamidi vb." adlarından biriyle adlandırılmış okullar vardır.
Ama yerini sormayınız.
Ya ahır gibi karanlık bir dam ya da çoğunlukla mescitin bitişiğindeki teneşirhane (ölülerin yıkandığı yer), bir yanda tabut vb. duruyor.
Bir köşede ve toprak üstünde üç beş çocuk "namaz sureleri" ni öğreniyorlardı.
Hele "Muallim" (öğretmen) lerin çoğu ad(ları)nı yazamıyorlardı.
Birkaçına köylerinin sağlık durumu konusunda ilmühaber yazdırmak gerekli oldu, orada bir Arapça tamlama olan "Şerafeddin"(Şerafet- tin) adı "Şerfettin" olarak yazdılar.
Halbuki Hıristiyan köylerine girerken mutlaka bir iki katlı bir bina uzaktan göze çarpar.
Sormaya gerek yok.
Mutlaka Okuldur.
İçinde muntazam sıralı dershaneler, duvarlarında haritalar, şekiller asılı.
Öğretmenlerinin çoğu idadî okullarındaki bilimleri bile öğretme gücünde kişilerdi.
Balıkesir’de en çok görülen şey deve katarlarıdır.
Özel günlerde her sokakta rastlanır.
Memleket olağanüstü ucuzluktur.
Yağ, süt, kaymak o kadar boldur ki bizim İstanbul'da ele geçiremeyeceğimiz canım tereyağlarına bile tenezzül etmeyip lüle kaymağını lengerlere doldurarak onunla yumurta ve peynir pişirdiklerini çok gördüm. Ekmekleri pişkin ise de hepsi mısır unuyla karışık olduğundan renkleri sarıdır ve tıkızdırlar.
Hele biraz bayatlayınca pek sertleşiyor.
Hazmı da daha güç.