Bir zweig biyografisini daha okumanın haklı gururunu yaşıyorum dostlar! : )))
Namı diğer “lyon kasabı” fouche; rahiplikten en radikal devrimciliğe ve jakobenlğe, oradan direktuvara ve polis bakanlığına, durun daha bitmedi oradan, napolyonculuğa ve oradan kralın bakanlığına ve nihayet çöküş ve hakka yürüyüş. : ) )))
Bir klişe vardır ya “sanatçı olunmaz doğulur” deyu, işte bu zat, klişenin döneklik için tecessüm etmiş hali a dostlar.
Zweig, biyografi yazmaktaki tüm maharetini de sergilemiş kitapta. Fouche’ un sadece doğumundan başlayarak, devlet kademelerinde aldığı görevleri kronolojik olarak anlatmakla kalmamış, Fouche’un kişiliği, karakter gelişimi, korkuları da kitapta bir güzel irdelenmiş. Ayrıca Devrim döneminin önemli insanlarından da yer yer bahsedilmiş, Napolyon’un teğmenlikten imparatorluğa geçtikten sonraki ruhi değişmesi ve iktidara bulaşan her insanın nasıl insanlıktan çıktığını da kendine has üslup ve ironi ile bir güzel de yazmış. Elleri dert görmesin. : )))
Freud’un psikanalitik çözümlemelerinden oldukça etkilendiği su götürmez olan zweig’ten de böyle bir biyografi beklenirdi zaten efendim.
Kitaptan günümüz siyaset dünyası ve siyasetçilerini tanımak için de oldukça faydalanabiliriz. Yıllar geçse de her devrin adamları, döneklerin aslında sadece isim değiştirdiğini anlıyoruz maalesef.
Son söz; enseyi karartmayalım…