Bir Savaş Sonrası İdeoloji Kemalizm

D. Mehmet Doğan

Oldest Bir Savaş Sonrası İdeoloji Kemalizm Posts

You can find Oldest Bir Savaş Sonrası İdeoloji Kemalizm books, oldest Bir Savaş Sonrası İdeoloji Kemalizm quotes and quotes, oldest Bir Savaş Sonrası İdeoloji Kemalizm authors, oldest Bir Savaş Sonrası İdeoloji Kemalizm reviews and reviews on 1000Kitap.
Lozan Konferansı’nın görünen veya görünmeyen en önemli konularından biri hiç şüphe yok ki, “hilafet” olmuştur. İngilizlerin ve müttefiklerinin barıştan sonra Türkiye’nin İslâmla ilişkilerini kesmesi yönünde telkinde bulunduklarını, baskı yaptıklarını düşünmemiz için çok güçlü emareler vardır. Bunlardan en bilineni, 10 Temmuz 1923’te Halk Fırkası (Partisi) nizamnamesi müzakereleri sırasında üst kademe yöneticiler tarafından din/İslâm karşıtı yaklaşımların dillendirilmesi ve Türkiye İslâm kaldıkça barış yapılmayacağı iddiasının ifade edilmesidir. Bundan iki hafta sonra Lozan Andlaşması, konferansa fesli veya kalpaklı giden “Türk delegeleri” tarafından silindir şapka ve simokin giyilerek imzalanmıştır! Bu şapka, kıyafet devrimi dahil olmak üzere, bir çok uygulamanın taahhüt edildiğinin sembolik bir ifadesi olarak yorumlanmalıdır. Kâzım Karabekir, Lozan dönüşü konuyu İsmet Paşa ile görüşür. Yaygınlaşan din karşıtı havanın Lozan’la alâkalı olduğunu söyler. İsmet Paşa’nın cevabı “Macarlarla, Bulgarların aynı saflarda İtilaf devletlerine karşı harb ettikleri ve mağlup oldukları halde istiklâllerini muhafaza etmiş olmaları Hıristiyan olduklarından, bize istiklâl verilmemesinin de islâm olduğumuzdan ileri geldiği, İslâm kaldıkça müstemlekeci devletlerin ve bilhassa İngilizlerin daima aleyhimizde olacaklardir. ..
Mağluplar, mağlubiyetin meydana getirdiği psikolojik yıkımla galipleri taklide yönelir. Taklitçi modernleşme şekilde kalır ve gerçek bir gelişme sağlanamadığı için mağlubiyet hissini derinleştirir. Millî Mücadele sonrası yaşanan sürecin ideolojisini bu anlamda “Savaş sonrası ideolojisi” olarak adlandırmak doğru olacaktır. Anadolu’da savaş kazanılmıştır, fakat büyük savaş kaybedilmiştir. Büyük şavaşın galibinin/galiplerinin tehlike hissini kapılmayacağı, düşman olarak algılamayacağı bir yapı oluşturmak gerekmektedir. Bu durum 20. Yüzyılda kaç asırlık köklü bir varlığa yeni bir kimlik arayışına yol açmıştır. Bunun için milletin hafızasının silinmesine ihtiyaç duyulmuştur. Alfabe değiştirmek, dil devrimi yapmak, tarihi yakın dönemden koparıp geriye yürütmek, görünür görünmez zihnî sarsıntılara yol açmıştır. Millet resmen yeniden tanımlanmış, bu tanımlamanın temelsizlikleri ve temelsizlikten kaynaklanan yetersizlikleri derin bir kimlik bunalımı meydana getirmiştir.
Reklam
Milli Mücadele’nin önde gelen kumandanlarından ve lider kadrosundan Kâzım Karabekir Paşa, zamanında İnkılap tarihi ile ilgili olarak ciddi eleştiriler ortaya koyan bir kişi olarak da dikkat çekicidir. Kâzım Karabekir, Mustafa Kemal’i hakikatleri gizlemekle, şahısların tarihi haklarını vermemekle itham eder. Ona göre, Mustafa Kemal, her şeyi kendisinin düşündüğü ve yaptığı fikrini kuvvetlendirmek için <<hâtıraların ve vesikaların yayınına izin vermedi, hükümet kudretini ve gizli kuvvetlerini bu uğurda israf etti.» Neticede İstiklâl Harbi ilim olarak öğretilmek yerine, iman olarak belletildi. (Paşaların hesaplaşması, 17-19)
19. yüzyılda zirvede olan pozitivizm, insanların bütünüyle değiştirilebileceğini öngörüyordu. Çünkü o eninde sonunda karmaşık bir makinaydı, ilmin sırlarını çözmesiyle mâneviyat denilen ihsanî kimlik ortadan kalkacak ve herkes ilmi Rab tanıyacak ve insanlar çeşitli metodlar kullanılarak tamamen değiştirilecek, bir kaba dökülebilecekti. Yirminci yüzyılın ilk yarısı bu görüşün insan üzerine tatbiki ile geçti. Bilhassa totaliter yönetimler insanları önceki yüzyıllarda insanî sayılan bütün vasıflarından soyarak kendi istedikleri kalıba dökmeye çalıştılar. Uzun süre muvaffak oldukları sanıldı. Bugün iyice anlaşılmıştır ki, insan kimliği bu kalıpları reddediyor. Başta Rusya olmak üzere bütün doğu Avrupa’da insanlar dine karşı propagandalarla dolu on yıllar geçirdiler. Pozitivist mantığa göre artık bu ülkelerde din diye bir şey kalmaması gerekirdi. Gerçekten bu ülkelerde dinî bilgiler zayıflamıştır, bu kolaylıkla fark edilebiliyor. Ama din duygusu kesinlikle ortadan kaldırılamamıştır, insanlar az bilgileriyle de inanmaya devam etmişlerdir.
İnkılâp tarihi dersleri, yakın dönem tarihimizin doğru ve bütün olarak kavranmasını, bilinmesini engellediği gibi; yakın tarihimizin bütün tarihimiz içindeki yerinin gerçek şekilde tesbitini de imkânsız hâle getirmektedir. İnkılâp tarihi dersleri ülkemizde herkese okutulduğuna göre, bu dersler çerçevesinde verilen bilgilerle beslenenlerin
Kemalizm, Mustafa Kemal tarafından bizzat yapılmamışsa da onun hayatı çevresinde örülen bir tarih esas alındığı için kendisinden ayrılamaz bir hüviyet kazanmıştır. Bütün cumhuriyet, devrim ve inkılâp tarihi kitaplarında bir şahsın tarihi önemli bir yer tutar. En ciddî, ilmi kitaplar dahi, Mustafa Kemal’in hayatını anlatırken bir fevkalbeşer/
Reklam
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.